Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- WikiLeaks Hikayesi 2: Gerçekler, Jeostrateji Oyunları
- BOP oldu BİP
- Avrasya Denklemini Çözebilmek
- Rusya'ya Karşı Renkli Devrimler ve Sivil Darbeler (7): Avrasya Coğrafyası
- Ortadoğu’daki Su Sorunları ve İsrail
- Suriye’de Teslim Alınmak İstenen Yalnızca Esad Değil!
- Kaos, Uyanış ve Diriliş
- BOP Eş Başkanı Gazze’den Sorumludur!
- İsrail, İran'a Saldırırsa...
- Ortadoğu’da Tsunami
- Değişen Uluslararası Sistem ve Türkiye
- İran Dosyası (3) – İran’ın; Kafkasya, Orta Asya ve Türkiye Politikaları
- Ilımlı İslam Out, Modern İslam İn…
- Ortadoğu'nun Önemi
- Muhafazakarlara Ne Oluyor?
Ortadoğu’nun Suçu ne?
“Safları sıklaştırın, bu kavga emperyalizme karşı hürriyet kavgasıdır.”
İlk insan var olduğundan bu yana, Ortadoğu diye bilinen coğrafyada kan ve gözyaşı eksik olmadı. Her dinin ortaya çıkış alanı olan bu coğrafyada yaşamanın bedeli
yüz binlerce yıldır çeşitli vesilelerle ödendi, ödenmeye devam ediyor.
Ortadoğu, yeryüzündeki kitle savaşlarının ve mezhep çarpışmalarının tam anlamıyla laboratuarı pozisyonunda yer alıyor. Aklınıza gelecek her sebepten savaş çıkarma olasılığınız, Muson yağmurlarının yağma olasılığından daha fazla. Hal böyle olunca elinizi sallasanız bir Ortadoğu uzmanına çarpıyor.
Her akşam, çeşitli ekranlarda hayatımıza girenler; medya gücünün “kitle imha silahı” olma özelliğini iyi bir şekilde kullanarak, bizlere Ortadoğu hakkında engin (!) fikirleri aşılıyor.
Hiç kimse tek taraflı yayıncılık politikasından vazgeçmiyor. Ortadoğu diyince insanların kafasında “kum fırtınası yaratan bahar” coğrafyası kalıyor.
Oysa Ortadoğu diye adlandırdığımız coğrafyada 23 ülke yer almakta, 23 ülkeden yalnızca İsrail İslam dışı devlet olarak karşımıza çıkmakta. Yaklaşık olarak 23 ülkede 9 binin üstünde etnik yapının da var olduğunu sayarsak; ortalama bir insan ömrü ile “Ortadoğu uzmanı” olmak imkansız.
Bu şartlar dahilinde Ortadoğulu olmak ile Ortadoğu uzmanı olmak birbirinden ayırt edilmesi gereken önemli bir husus.
İyi de Ortadoğu’yu hedefe oturtan nedir? Bu coğrafyada dökülen kanın gözyaşından fazla olma gerekçesi nedir? Kim neyi amaçlamaktadır?
Emperyalizm diye özetlemek de artık bilinen anlamıyla klişe bir cevaptır. Bu coğrafyada yaşıyorsanız unutmamanız gereken tek şey; her şeyin sebebi olduğudur.
Övüne övüne anlatılan Büyük Ortadoğu Projesi ile Genişletilmiş Ortadoğu Projesi durduk yere hazırlanmadı. Bu projelerin de yakın tarihte ortaya çıktığını söylemek zor.
Yenidünya düzeninin Wikileaks ile ortaya çıkarttığı şablon bunalımı birçok alan için daha erken harekete geçmenin gerekliliğini ortaya koydu. Yine Wikileaks hikayesi 2 adlı yazımda da belirttiğimiz üzere olayın planlama ve projelendirme aşaması 1900’lerin başına gidiyor.
Mackinder 1904 yılında yazdığı “The Geographical Pivot of History” eserinde Okyanuslardan tecrit edilmiş, dış ulaşıma kapalı ve kara gücünün devamlı bir üssü olarak nitelediği Kalpgâh’ı (Heartland) jeopolitik kavramsallaştırma olarak ortaya koymuştur:
Kalpgâh, stratejik düşüncenin amaçlarından dolayı Baltık denizini, gidiş-gelişe elverişli Orta ve Aşağı Tuna’yı kapsar. Bu yüzden Rusya’ya ilaveten Brandenburg-Prusya ve Avusturya- Macaristan’ı kapsar. Çağın koşullarına göre deniz gücünün ulaşıma imkan tanımayan bölgedir.
İngilizlerin bu teorisi, özellikle 1.Dünya Savaşında sıklıkla uygulanmak için başvurulan bir kaynak olmuştu. Bunun sonucunda da Amerikalılar bu teorinin kapsamını genişletti.
Spykman eski dünyaya yenidünyayı da ilave etti. O’na göre Heartland’dan daha önemli olan bir unsur Avrasya’nın çevre toprakları (Rimland) dır. Burası Heartland’la kenar denizler arasını işgal eder. Türkiye, Ön Asya, Arabistan, Irak, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Güneydoğu Asya, Çin, Kore ve Japonya’yı içerir. Bu bölge deniz ve kara güçleri arasında bir tampon bölgedir. Rimland’ı ele geçiren Avrasya’ya ve dolayısıyla Heartland’a hakim olur.
Yani bugünün BOP’u GOP’u o tarihlerde planlanan bir gelişmeydi. Bu yüzden de Arap baharıyla sözüm ona demokrasi girişimleri dar alanda kısa paslaşmalar olarak değerlendirilmeli. İşin diğer boyutu Amerika’nın olaya bakış açısı.
Cumhuriyetçilerin silahla işgal etmeye çalıştığı yerlerde Demokratlar azınlık unsurları destekleyerek gerek maddi gerekse insani olarak daha az masrafla işi bitirmenin derdindeler.
Bundan tam 1 yıl önce de yazdığımız “Türkiye İran Soğuk Savaşı” adlı makalede bu bölgedeki savaşın bu iki ülke arasında çıkacağını söylediğimizde ve bunları ciddi olarak gerekçelendirdiğimizde belki de hayalperestlikle değerlendirenler olmuştu. Bu bir hayal değildi en azından Yeni Osmanlıcılık hiç değildi.
O günden bugüne geldiğimizde, ülkemize konuşlanan/konuşlanması planlanan füze rampası her şeyi özetler mahiyette karşımızda duruyor. İlk başta İran, ardından da Rusya’nın bu rampayı hedef alacak şekilde açıklamaları ve çeşitli radar sistemlerini aktive etmeleri ne anlatmak istediğimizin kısa bir özeti gibi.
Ortadoğu, yukarıda söylenen teorilere göre hedef halinde yer alsa da, yine buradan bir düşünceyi paylaşalım:
Ortadoğu’daki işgaller, savaşlar gerçek dünyaya hakimiyette sadece üs bölgesidir. Amaçlanan şey; Rusya’nın süper güç olmasını engellemektir. Nitekim küresel ısınmanın etkisiyle çözülen Hazar üstü stepler, bundan 50 -100 yıl sonraki aralığında bugünkü Ortadoğu’nun adı olacaktır.
Hazar havzasındaki girişimler, politikalar şu an yalnızca sır olsa da diplomaside önemli olan “ resmin tamamına bakmaktır.” Ve bu resimde görülen tek şey; Türkiye’nin Orta Asya’daki devletlerle ilişki kurmasının ve Hazar havzasının Ruslara bırakılmasının “kesinlikle engellenmesi” gerektiğidir.
Geleceği inşa etmek istiyorsanız, Güneş’in doğduğu yere Doğu’ya bakmanız yeterli.
Saygılarımla
İlker EKİCİ
ilker.ekici@politikadergisi.com
- İlker EKİCİ içeriği
- 11480 okunma
Yorumlar
Ortadoğu, Türkiye ve Emperyalizm
Teşekkür;
Sayın Çağırıcı,
İlginiz ve yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla
EKİCİ
Yeni yorum gönder