Nefes

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Süleyman GÖK

 Son günlerde adından sıkça bahsettiren, vizyona yeni giren Türk ve Avrupa Sinemalarında gösterimde olan ‘NEFES’ izleyen insanların duygularında değişik açılardan etkileyen bir organizasyon olması bakımında oldukça güzel bir yapıt.Nefes filmini izlemeyenlere buradan tavsiye ediyorum.Eğer birtakım gerçekleri görmek istiyorsak bu film mutlaka izlenmelidir.Tabi,herkes izledikten sonra beğenecek gibi bir kaygıdan bahsetmiyorum.Çünkü,kişisel beklentiler farklıdır.Eleştirel bakış açısının olduğu yerlerde,herkesin farklı zevk ve tercihlerinin olması,yeni eserlerin üretilmesine sebebiyet vermektedir.Çünkü,olumlu veya olumsuz her eleştiriden film yapımcıları veya yönetmenleri gerekli dersleri çıkardıktan sonra yeni bir eser üretme aşamasına girerler ve ortaya bizim yaptığımız eleştiriler ışığında yeni eserler üretilmiş olur.Bu da eleştirel bakış açısının güzelliğidir.Ne yazık ki ülkemizde eleştirel bakış açısını her şeyde olduğu gibi bu konuda da yanlış yorumluyoruz ve bir eser ortaya koyan insanları sırf eleştiri yapma amacı güderek yerden yere vuruyoruz.Eleştirinin amacından saparak,farklı yerlere taşıyoruz kavramı.Onun içindir ki her eleştirinin arkasından yeni eserler gelmeli ki bizlerde değişik bakış açılarıyla olaylara bakalım ve olumsuz gördüğümüz yerleri söyledikten sonra düzelme olup olmadığını görelim.Hep olumsuz eleştiri olacak değil ya biraz da eleştirinin olumlu yanında söz etmek gerekir ki çok önemlidir bence.Onca zahmetlere girerek ortaya bir şey koyan insanların başarılarını takdir etmek hem bizler için onur hem de o işi belirli emek vererek ortaya koyan insanlar için övünç kaynağıdır.Yapıcı eleştirilerimiz ne kadar çok olursa ortaya değişik tatlarda eserlerin çıkması o kadar fazla olur.Nefes filmi de ülkemizin kanayan yarası olan,son günlerde sıkça tartışılan PKK terör örgütüne karşı mücadele veren komutan ve askerlerinin güneydoğu Anadolu’da sınır karakolunda görevlerini anlatması açısından önemlidir.Hele ki ülkemizin son günlerde yaşadığı iç politik zemindeki gelişmeler çerçevesinde değerlendirildiği zaman çok önemli bir yere sahiptir.Filmin sahneleri,amacı,olayın geçtiği yer bakımından sanal olmaktan çok gerçeğin ta kendisi olduğu için izleyenler açısından bir hayal kırıklığı yaşatmaması filmin kurgusunun ne kadar iyi işlendiğini göstermektedir.Karakolda askerlik yapan yüzbaşı komutasındaki askerlerin o zor şatlar altındaki yaşayışları,çetin kış ve soğuk’a karşı mücadeleleri insanların kanını donduran sahnelerin başında gelmektedir.Ortaya böyle bir film koyduğu için Yönetmen Levent Semerciye teşekkürlerimi bir borç bilirim.Bugün Türk halkı arasındaki en önemli sorun olan birlik ve beraberliğin öneminin gerekliliğini,ülkemizin kaynaklarının ne kadar acı bir şekilde tahribata uğradığını,bizlerin yataklarında rahat yatabilmemiz için hiçbir amaç gütmeden fedakar Türk askerlerinin yaşamlarını gerçek bir kurguyla bizlere gösterdiği için müteşekkirim.


   Filmden herkes kendi bakış açısına göre farklı yorumlar çıkaracaktır ki normal olanda budur.Ben filmi izledikten sonra duygusal ve mantıksal olarak ikilemde kaldığımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.Oradaki askerlerin yaşayışlarını,Türkiye Devletinin devamı için,birlik,beraberlik yolunda ilerleyebilmemiz için çalışmalarını ibretle izledim.Askerlerimizin Türk Bayrağına ve kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’e olan saygısı herkes tarafından hayret verici bir şekilde izlenmiştir.Bugün,görev yapan askerlerimizin hangi zor şartlar altında yaşadıklarını,kimlerle mücadele ettiklerini ve televizyonlardan duyduğumuz olayların nasıl gerçekleştiğini görmemiz açısından film insanı duygusal olarak etkilemektedir.Ülkemizin birliği için mücadele eden askerlerimizin karşısında;beyinleri yıkanmış,bu ülkenin okulunda okumuş,yemeğini yemiş,suyunu içmiş insanların kendilerine göre belirlenmiş amaçlar etrafında dağa çıkmaları ve gerilla mücadelesi başlatarak Türk askerinin düşmanı olmuş PKK militanları sempatizanları açısından da bu film izlenmeli ve bizlerin birbirimize düşürülmüşlüklerini görmemiz açısından ders almamız gerektiğini anlamak için izlemelidirler.Duygusal ve mantıksal olarak ikilime düştüğüm noktalardan birisi yukarıda saydığım noktaydı.İkinci bir husus ise;her gün televizyonlarda duyduğumuz,son zamanlarda ise normal olarak karşılanan ve kimse tarafından tepki gösterilmeyen bir olgu olan şehit haberleri ve karakol baskınlarının aslında ne kadar dehşet verici,insanlık dışı olaylara sahne olduğunu görmemiz açısından bu film bende duygusal olarak bir etki bıraktı.Askerlerin aileleri ile konuşmaları,yarın ölüme gideceklerini bildikleri halde gözünü kırpmadan göreve hazır olduklarını belirtmeleri bakımından Türk askerinin üstün cesareti duygulandıran etmenlerden biri olmuştur.

   Olaylara mantık çerçevesinde baktığım zaman ise ortaya tam tersi durum çıkmaktadır. Bir durum değerlendirmesi yaptığımızda, olayların arka bahçesini bildiğimiz için,ölen nice şehitlerimizin kanlarının yerde kalmaması için bugün dahi girişilen mücadelemizin birileri tarafından hafife alınması,askerlik kavramının son zamanlarda giderek anlamı ve öneminin bir takım kesimler tarafından yıpratılması çok çeşitli teoriler üretmemize neden olmaktadır.Onlardan birisi de şudur ki en acı verici olanıdır.Neden ve niçin askere gideceğim?sorusu artık insanların kafalarında cevap bekleyen soruların başında gelmektedir.Çünkü,olay öyle bir yere geldi ki Türk toplumunun en önemli unsuru olan,birleştirici,bütünleştirici kavramı,unsuru ASKERLİK üzerinden insanlar tartışma yapmakta,olayı daha da arttırarak askere gitmenin gereksiz olduğunu vurgulamaktadırlar.İnsanların tezine katılmamak mümkün değil.Çünkü,bugüne kadar ölen şehitlerimizin amacı;bizlerin refah,huzur içinde yaşamamızdır.Ülkemizin birliğine ve bütünlüğüne kasteden bölücü terör örgütüne karşı mücadele ederek canlarını feda etmişlerdir.Fakat,bundan 20 sene önce şehit olan askerlerimiz,bugünleri görseler neden şehit olduklarını sorgulamakta haklıdırlar.Çünkü,olanlar amacı terörün bitmesiydi fakat bugün terör halen devam etmektedir.Bir takım açılımlar yapılarak terör örgütüne darbe indirmeyi planlayan devletimiz hayal ve sanal çözüm teorileriyle işi içinden çıkılmaz boyutlara sürüklemekte ve toplumsal olarak kaosa yol açacak tezler ileri sürmektedir.Bugün,benimde tartışmaya açtığım hususlardan birisi de Eşitlik kavramıdır.Eğer;anayasamızda hiç kimseye ırk,dil,din,cinsiyet bakımından ayrıcalık tanınmasın ibaresi yer alıyorsa,bu demek oluyor ki bütün Türkiye Cumhuriyeti altında yaşayan insanların hepsi eşittir.Türk,Kürt,Alevi,Çerkez…Ancak,pratikte durum böyle değildir.Askerlik kavramını bütün 20 yaşında gelmiş her Türk erkeği yapmakla yükümlü olduğu halde;bir takım yüksek makamlarda yer işgal etmiş olan devlet büyüklerimizin(!) çocukları askerliklerini belirli ücret karşılığında 20 günlüğüne yaparken,köylü Mehmet efendinin tek oğlu ülkemizin geleceği için 15 ay dağlarda canı pahasına olsun görev yapmaktadır.Buradaki adaletsizlik ve ince nüans farklılıkları çok önemlidir.Türk halkının beyinlerindeki bu eşitsizlik ve adaletsizlik çok önemli bir yere sahiptir.Gerçekten demokrasi(!) ile yönetilen bir ülkeysek bu eşitsizliğin ve ayrımın bir an önce düzenlenmesi gerekir.Eğer parası olan bu ülkede ayrıcalıklı yere sahipse,parası olmayan insanların çocukları da askere gitmeme hakkına sahip olsun.Bu tartışmalar seyri böyle de giderse sonucunda ülkemizin birliği,bütünlüğü için bizlerin can simidi olan Türk Askerlik Kavramı tehlikeye girmiş olacak ki çok tehlikeli bir süreçtir.Dikkatli olmamız gerekmektedir.

   Nefes filminden girerek ülkemizin sorunları üzerinde beyin fırtınası yaptığım bu yazımda ülkemizde bazı sorunlara kulak vermenin zorunluluğu üzerinde durmanın gerektiği kanısını taşıyorum. Devletin,bizlere karşı taşıdığı bir takım yükümlülükler vardır ve bu yükümlülükler herkese karşı,eşit mesafede olmalıdır ki biz devletimize güvenelim,onun geleceği için mücadele edelim.Aksi takdirde bir gün devlet diye bir mekanizma ortada kalmaz ki çok acı bir sahne ortaya çıkar.Bu sahnenin ortaya çıkmaması için eşit bir zeminde hak ve yükümlülüklerimizi bilerek çalışmalıyız.

 

iletisim@politikadergisi.com

Bu sitedeki içeriklerin izinsiz alınması, kopyalanması, başka bir imza ile izinsiz ve "kaynak gösterilmeden" yayınlanması kesinlikle yasaktır. Tam bağlantıyı (link) ve yazar / çizer adını kaynak göstermek şartıyla, alıntı yapılabilir. PolitikaDergisi.com © 2009

Yayın Kaynağı: Politika Dergisi Sayı 18, Ekim 2009, Cilt - Yıl 2, No. 18


Yorumlar

gerçekten ülkemizin bulunduğu

gerçekten ülkemizin bulunduğu durumu bi filmden yola çıkarak çok güzel işlemişsin teşekkürlerler yeni yazılarını bekliyoruz

Külfette eşit olmayanlar nimete gelince götürüyor.

Beyaz Türkler paralı askerlik ya da torpilli askerlik yaparken garip guraba kendilerine gemicik alıp açık denizlere açılamadıklarından yan gelip yatamadıkları için, karlı dağlarda can veriyor can alıyor. Gerçek elleri öpülesi Türk anneleri babbaları eline kına yakarak gönderdiği yavrusnun ardından vatan sağ olsun , bir oğlum var onu da vatan uğruna göreve gönderirim diyebiliyor. Kurtuluış savaşında onlar gibi 120 bin kaçkun olduğunu biliyoruz. Gerçek vatansever olanlar kahraman olmak için düşünmeden ileri atıldılar. Şehit oldular gazi oldular. Yan gelip yatıp götürenler Şehit ve gazi adını okullardan kaldıracaklarmış onlara uzun geliyormuş. Mezara bedenlerineden başka hiç bir şey götüremiyen Türk Milletinin kahramanları . Ailelerine onur ve gururdan başka bir sermayede bırakamadılar. Onlar ölürken mal mülk bırakacaklar rahat yataklarında ölecekler fakat onur ve gurur bırakamıyacaklar. Yani Karedenizlinin deyimiyle pisi pisi ne ölmüş olacaklar.

Teşekkürler. Çok güzel bir

Teşekkürler. Çok güzel bir yazı.

Ben bu konuda yer almak

Ben bu konuda yer almak Albrechtsen tavsiye ederim emin değilim. Avustralya basınında tam maliyet, bu çok yönlü çatışma ilgili taşımaktadır. Zengin hukuk sistemi tutmaya ve eleştirmenler egzoz ve politika kararları hakim finanse kendi zenginlik ve vergi mükellefi kullanarak. "Haklarının bir charter gelince, bu gazetecilerin çok zümre gelen serebral çöküşünün korkunç bir butik üretir ve bunların ana sahipleri olurdu Beaters drum." Albrechtsen bir gazetecinin "çok zümre ve kim onun ana sahipleri olurdu Beaters tambur," Burada eleştirilen edildiğidir ... değil hakim.

Matt John

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.