Müzakerelerin Kaderi Belirginleşiyor

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Rum lider Hristofyas ve müzakere ekibi, özellikle de Çelebisin başını çektiği grup, (her zamanki gibi) spekülatif haberler yaratmak için basını son demine kadar kullanmaktan hiç çekinmiyor. Rum Basını son bir haftadır, Müzakerelerin kaderini belirleyecek olan “Çok Taraflı Konferans”ın yapılmayacağından, Downer’in de BM Genel Sekreterine sunacağı raporunu ertelediğinden söz etmekte.

İşlerine gelmediği için ne Çok Taraflı Konferansın toplanmasını istiyorlar ne de Downer’in Mart sonunda rapor sunarak bu konuda ileriye doğru adım atmasını…

Şimdiden kulaklara kar suyu kaçırıp, kendi isteklerini olağan hale getirmeye çalışıyorlar.

Ama ne Downer’in hareket ve tavırları, ne de Genel Sekreterin söylemleri bu iddiaları pekte doğrulamamakta.

İşin içinde bir bit yeniğinin olduğu kesin.

Zaten Rum Dışişleri Bakanı bayan Markulli de boşuna, o ülke senin bu ülke benim durmaksızın dolaşmıyor.

Downer bu gün Brüksel’de 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “Kurucuları ve Garantörleri” olan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin Dışişleri bakanlarıyla ayrı ayrı görüşecek. Görüşme konusu da elbette Karpazımızın ünlü Medoş Laleleri değil.

Konu “Çok Taraflı Konferans” ve Türkiye’nin Kıbrıs müzakereleri konusunda 1 Temmuz sonrasındaki olası tavrı ve yürürlüğe koyacağı uygulamaları.

Gerek BM Genel Sekreteri Ban’ın, gerekse de Ban’ın Kıbrıs Özel Danışmanı Downer’in Türkiye’nin 1 Temmuz sonrasındaki tavrı ve uygulamaları sonucunda karizmalarının çizileceği kesin.

Bu nedenle de daha evvel açıklandığı üzere Downer müzakerelerle ilgili raporunu Mart sonuna kadar BM Genel Sekreterine sunacak. Daha doğrusu sunmak zorunda kalacak.

Rumlar her ne kadar “Çok taraflı Toplantı” yapılmadan evvel Kıbrıs sorununun temel boyutlarında var olan anlaşmazlıkların çözülmesini istiyorlarsa da, Türk tarafı da 1 Temmuz’a kadar müzakerelerden bir sonuç alınamazsa devam edilmesinin artık gereksiz olduğu görüşünde.

BM Genel Sekreteri ve Kıbrıs masası öncelikle “Mülkiyet” konusunda Kıbrıs Rum tarafının talepleri ile Kıbrıs Türk tarafının talepleri arasında bir ortak yol bulmaya çalışıp, var olan pürüzü gidermek için uğraşırken aynı şekilde de “Çok taraflı Toplantı”nın yapılması veya yapılmaması için de ortak yolu bulmak zorunda.

Sadece Rumların istekleri yerine getirilecek diye bir kural yok. Her iki tarafı da memnun edecek ortak bir yolu bulmak BM’nin kuruluş amaçlı görevi zaten.

Ama bu ortak yol konusunda ufukta bir olasılık gözükmüyor.

Zaten Downer’da bunun farkında ve evvelki gün Associate Press’e verdiği, Washington Post’ta yayımlanan mülakatında da “Eğer bir taraf görüşmelere bir kez daha gelmeme kararı verirse, bu son demektir” diyerek orta yolu BM olarak bulamazlarsa müzakerelerin devam edemeyeceğini açık ve net olarak, yazılı bir şekilde ilan etti.

Üstelik Downer, Rumların istediği şekli ile müzakerelerin, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, AB Dönem Başkanlığı’nın ardından da devam etmesi halinde dahi, tarafların bir anlaşmaya varacağından şüphe duyduğunu söyleyerek 1 Temmuz’un önemini ortaya koydu.

Bu son gelişmelerden ve girişimlerden Rum Basınının iddialarının aksine BM Genel Sekreteri’nin, muhtemel antlaşmaya son rötuşların yapılacağı,  İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın da yer alacağı “Çok Taraflı Toplantı” çağrısı yapmak niyetinde olduğu açıkça belli oluyor.

48 yıldır kucağında taşıdığı “Sorumluluk” topunu “Çok Taraflı Toplantı”ya katılan üyelerin kucağına atıp “Artık siz halledin, benden bu kadar” diyerek bu işten sıyrılmanın alt yapısını oluşturmaya çalıştığı da…

 

Prof. Dr. Ata ATUN

ata.atun@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.