Kod Adı GDO, Terörün Mutasyona Uğramış Hali

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Dostları arasında “Transgenik” veya “Genetiği Değiştirilmiş Organizma” olarak da tanınmaktadır.

 

Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü dışındaki bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilen bitki-hayvan ya da mikroorganizmaları kapsar.

 

GDO tüm dünya ülkelerine seyahat etmesi için görevlendirilmiştir. Sorumluluklarının bilincinde olan GDO açlığa çare olmak için kodlanmış gibi gösterilse de asıl amacı  “gen piyasası “ yaratmak, bu anlamda kurulmuş şirketleri zengin etmek ve ekim alanlarında kullanılmak üzere kimyasal ilaç üreten firmaları “pasifize” ederek tarımsal ilaç piyasası ile pekiştirmek.

 

Görevini başarı ile tamamlayan GDO ülkelerin vazgeçemeyeceği üretim şeklini aldıktan, üreticisine bağımlılığı sağladıktan sonra ikinci aşamaya geçiyor.

 

İkinci aşama görevleri; Örneğin domuza ait geni domatese, bakteri veya virüse ait bir geni de başka bir bitkiye aktarmak suretiyle hazırlanmış tohumların verimine destek vermek, bir eken çiftçiye bin ürün vermek. GDO teknolojisi ile verimi alınmış tohumların kullanım süresi bir yıllık. Eğer çiftçi yeniden üretmek isterse tohum satın almak zorunda kalacak.

 

GDO’lu ürünlerden bazıları; Soya, Mısır, Patates, Domates, Prinç, Buğday, Balkabağı, Ayçiçeği,Yer fıstığı, Bazı balık türleri, Muz, Ahududu, Çilek, Kiraz, Ananas, Biber, Kavun, Pamuk, bu ürünler bizim verimli topraklarımızda GDO kullanmadan zaten fazlası ile elde ediliyor. Bağımlılık ve para stratejisinin insan sağlığını tehlikeye atarak kullanılıyor olması kabul edilecek bir durum değil.

 

GDO insan ve hayvan sağlığı açısından ciddi riskler taşıyor; alerjiler, antibiyotiklere direnç, metabolizmada değişiklikler gibi sorunlar baş göstermektedir. GDO’lu tohumların tozları dahi tehlike saçıyor. Rüzgar ile uçuşan bu tozlar polenler ile eşleşebiliyor. Bu ne demek; yıllardır kendi kendine yetişen ağaçların mutasyona uğrayarak kendi kendine yetişememesidir. Aynı şekilde rüzgar etkisiyle dolaşırken organik tarıma da bulaşır. Bitkilerin doğasını bozarken, bu yiyeceklerden yiyen canlı türlerinin de yok olmasına sebep olur.

 

Gümrüklerden rahatlıkla geçebilen ürünleri denetleyecek bir laboratuarımızın da olmayışı bu tehlikenin rahatlıkla dolaşmasına ve sofralarımıza kadar ulaşmasına olanak sağlıyor.

 

Türkiye topraklarında, zaten kullandığımız ve tükettiğimiz ürünler üretilecek bu çok sevindirici bir gelişmedir yaklaşımı ile yaklaşan Hükümet sözcüsü,  Bakanlar Kurulu’nda olan Ulusal Biyogüvenlik Kanun Tasarısı Taslağı’nı TBMM’ne sunmak için imza toplanmasını destekler yönde hareket ediyor. Ülkemiz üretim yönünden de dışa bağımlı hale gelirken bebeklerin mamasından tutunda, soframıza gelen tüm yiyeceklerde kullanılan GDO ile sağlıksız nesillerin yetişmesine onay vermiş olacak. Tabii bu tohumları kullanıp risklerini gören hiçbir çiftçi bunları açıklayamayacak, şirket sırrı altında gizlenecek.

 

İşin üzücü yanı birçok Avrupa ülkesinde satışa sunulan ürünün GDO’lu olduğu etiketler ile belirlenirken üstelik üretim alanları daha da daraltılırken, bizim topraklarımızın sınırsız sunulması ihanet olur.

 

Akla mantığa sığacak gibi değil ki, düşünün bir kez domuz geni aktarılmış domates yediğinizi. Domuzda bulunan mikroplar domateste varlığını sürdürmeye devam eder. Domuz eti tüketmediğimiz halde aşılanmış domates yemek domuz yemekle de eşdeğer oluyor.

 

(...) İskoçya Rowett Enstitüsü Doktorlarından Arpad Pusztai’nin deney faresini genetiği ile oynanmış yiyecekle beslemesi sonucunda farenin iç organlarında küçülme, sindirim sisteminde bozukluk ve bağışıklık sisteminin çöktüğü görülmüştür. Bir başka doktorun soya ürünü beslediği farenin yavrularının doğumdan birkaç hafta sonra öldüğü görülmüştür. (...) 

 

Görüldüğü gibi insan, çevre ve hayvan sağlığını tehdit eden GDO barbarca yok etmeye kodlanmış. Bir nevi GDO’ da bir terör. Sonuç itibari ile hedef alanları daha geniş ve etkili. Sonuçlarını ise hiçbir zahmet harcamadan alıyor, üstelik üstüne fazlası ile para kazanıyor.

 

 

Ülkemizin biyolojik genlerinin, tohumların, çiftçilerin korunması gerekiyor. Doğanın dengesini bozan çevre ve insan sağlığını tehdit eden bu yasa meclis gündemine dahi gelmemeli.

 

Portakal yerken içinden ördek çıksa ne yaparsınız?

 

Avokado içinde çilek..  

  

Ya da muzu soyduğunuzda mısır çıksa…

 

 

Düşüncesi dahi korkunç değil mi?

 

O halde bu konuda halkın bilgilendirilmesini talep ettiğimiz gibi bu ihanet yasasının asla kabul edilmemesi gerektiğini bizlerde söyleyelim, "GDO'ya Hayır Platformu Bileşenlerinin" söylediği gibi. 

 

2004 yılından bu yana GDO ile mücadele eden platform basın toplantıları ve yayınladıkları dekralasyonlar ile bilinçlendirmeye devam ediyor.

 

 http://www.gdoyahayir.org  

 

(Yazımızda kullandığımız bilgiler bu platformdan edinilmiştir)

 

 

 

Sağlıklı yaşamak, ürünleri doğal olarak tüketmek en tabi hak… Tıpkı sizin, benim hakkım olduğu gibi…

 

Şimdi gidin buzdolabınızda duran portakalı afiyetle yiyin, yerseniz!

 

 

 

 

Nuran.talay@politikadergisi.com

 

Yorumlar

ÜRÜN ARTIŞI EVET AMA İNSANI BİLE DEĞİTİRİYOR!

Geni değiştirilen veya başka gen takviyesi yapılan ürünün ASLI gibi olması mümkün değil.Üstelik besleme özelliklerinden çok zararlı etkileri ön plandadır.Küresel sermayenin aşırı para kazanma hırsı,teknoloji oyunları ile insanlığa maalesef hizmet değil bir zehir saçmaktadır.Tohumculuk yasasına göre ithal edilmesi izne tabi olması gereken bunlar tamamen yasaklanmalıdır.İşin garibi tüketici bir ürünün GDO lu olduğunu bilemeyişi fakat ürünün has tadının bozulmasıyla belki farkedebileceği bir aldatmacadır.

Gen Yapısı Değişikliğe Uğratılmış Organik Besin Üretimi

Sayın Nuran TALAY. Günümüz entellektüel insanının toplumla dialogunda en fazla dikkat çekme sorumluluğu taşıdığı konulardan biri de GDO kapsamındaki organik besin ürünleridir. Özellikle adında "Organik" belirteci taşıması, bilinçsiz insanı yanıltmak için her tür aldatmaca yoluna başvuran onursuz kapitalist ticari bilimsel çalışmalarının elemanı olan satılmış bilim ve teknoloji insanlarının onursuzlukta taşıdıkları insanlık dışı dereceyi belirlemekte geçerli bir belirtidir. Aslına bakarsanız tüm geni bozulan organizmaların aslı da organiktir. Metal elementi değil ya bunlar! Tabii ki organik besin dizininde bildiğimiz seçenekler. Ama artık beynini kullanan insanlar (entellektüel insan) bilim ve teknolojinin girdiği her şeye kuşku ile bakmak zorunda. Herkes satılabilirliği seçmek hakkına sahiptir ama bence gerçek bilim insanı asla satılamayan dır. İçimden, kahrolsun bilim ve bilim insanları demek geliyor. Onlara (dünyanın kapitalizme satılmış onursuz bilimlerine ve bilim insanlarına) karşı savaş vermeden yaşama şansımız kalmamış bulunuyor. Sayın Nuran TALAY. Alıntı yapmış bulunduğunuz kaynaktan alınma bir niteleme yaparak "GDO’ nun da bir nevi terör." olduğunu belirtiyorsunuz ama size katılamayacağım. Çünki GDO bilinçli insanlara korku vermekle birlikte aslında terör olmaktan öte bir anlam taşımaktadır. Bir tür biyolojik harp silahıdır ve GDO' lu tohum ve organizmalar üreterek belirli hedef coğrafyalara pazarlamak bir yandan sömürdüğü insanlara yönelik uygulanan soykırım dır. Üstelik hedef coğrafyalarda denek yapılan insan (ve diğer canlılar) aynı silahla karşılık verebilecek bilim ve teknoloji düzeyine erişmemiş olduklarından, tek taraflı, karşılıksız bir saldırı ile yapılan bir kobaylık ve deneklik süreci içinde tamamlanması hedeflenen en alçakça soykırım girişimidir. Yazık ki, satılmışı bol Türkiye' mizin de bu soykırımcı kapitalistlerin alçak bilim insanlarınca kullanılan düşünme ve acıma duygusundan yoksun laboratuvar ortamlarının önde gelen saldırı hedefleri arasında bulunmaktadır. Onlara karşı, kapitalistlerin bilimine ve teknolojisine karşı halkı koruma sorumluluğu devlete aittir. Türkiye insanı! Lütfen yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunuzu görün. En azından AB ülkelerinde, sizin ürettiğiniz hormonlu besinlerin neden kabul görmediğini, sınırdan çevrildiğini bir düşünün. Kendi devletinizden de bu tür sorumluluğu, halkın sağlığını koruma duyarlılığını isteyin. Devletinizi duyarsız ellere teslim etmeyi sürdürürseniz kendi kuyunuzu kazmış olacağınızı, kendi ipinizi çekmiş olacağınızı artık anlayın. Sorumsuz yasa önerilerinin karşısında sessiz kalmayın. Domatesi, biberi, patlıcanı, çileği, bostanı seçmek kuşkusuz Cumhurbaşkanını seçmekten çok daha yaşamsal önem taşımaktadır. Bu konularda da yasa taslaklarının halk oyuna gelmesini isteyin ve kapitalizmin satılmış bilimi karşısında doğal olan sağduyunuzu üstün kılın. Saygılar.

Misir dan elde edilen seker

Sayin Talay, yazinizda gelecegimizi olumsuz yönde etkileyek cok önemli bir konuya deginmissiniz.Tesekkür ederim. Bu konuyu bir de misirdan elde edilen sekerin ABD ve AB ülkelerindeki son derece düsük kullanim oranlari ile yurdumuzda son 5-6 yildir cikarilan yasalarla bu oranin % 15 e kadar arttirilmasinin zararlari ,konunun arka plani ve misir sekerinin ülkemizdeki kullanim alanlari acisindan ele alirsaniz eminim cok yararlanacagiz.

ORGANİK AÇLIK

şu sıralar sıkça tv programlarında , beslenme uzmanları çıkıyor . üç öğün sofralardan meyva eksik olmaması isteniyor . efndim şu kadar vitamin içeren şu besinler , bu kadar da protein gerektiren şu asortik yiyecekler , alınmalıymış . organik sebze ve yiyecekler tüketilmeliymiş . balıksız sofra kurulmamalıymış . mış mış mış , habire bol keseden mış muş . neylen , söyleyin hadi , neylen . çalışan işçi kaldıysa aldığı belli , memurun aldığı bellli , emekli alıyormu almıyormu , emekliyormu belli değil . millet bilmiyormu nasıl besleneceğini , sen paradan bahset , varmı yokmu yarışmasını anlatma . çöpten yiyecek toplayanlar var , pazar dağıldığında yollara dökülen yiyecekleri toplayıp karın doyuranlar var . güzelim ülkemde açlık sınırında yaşıyan insanlar var . onlar anlarmı organik besinden , anlarmı konsantre üründen . yokluk içinde olan aç insan , kelle çorbasına duacı olurken , kuş sütlü sofralar anlatılırmı hiç . nasıl oluyorsa birde müreffeh dönemi yaşıyormuşuz , hadi beee üfürmeyin . bol keseden atmayın , tv lerde anlatmayın tuzu kuru sofraları . _________TUZUYAŞ KUBİ

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.