KKTC'de Özelleştirme Kaçınılmaz Oldu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

   Anayasa Mahkemesinin Emekli maaşlarından kesinti yapılması ile ilgili yasayı iptal kararı KKTC’de birçok taşı yerinden oynatacak.

Bir evvelki “Bu Mahkeme Kararı KKTC’yi Batırır” başlıklı yazımda gerçekleri ve olacakları yazdığım halde, birçok okurum yazımı farklı açılardan algıladı.
Elbette ki KKTC’nin kurtuluşu sadece emekli maaşlarından alınacak vergilerle olmayacaktı. İptal edilen bu yasa, alınması kaçınılmaz olan tedbirlerin başlangıç noktasıydı.
Bu yasanın işlerlik kazanamaması demek, devletin bir takım giderlerini kısamayacak olması demektir.
Bu yasa bunun başlangıcıydı ve Hükümetin alabileceği tedbirler daha başlamadan da bitti.
Şu anda ki bütçe açığı 170 Milyon TL’dir ve her gün biraz daha artmaktadır.
Ocak ayındaki bu açıkla 13. maaşların ödenmesi matematiksel olarak olanaksızdır.
Ya 13. Maaş ödenecek, ya da Ocak ayı maaşları.
Her ikisinin Ocak ayı içinde ödenmesi, bir taraflardan sıcak para gelmediği müddetçe mümkün değildir.
Devletimiz bir mali çıkmazın, daha doğrusu içinden çıkılması olanaksız olan bir kapanın içine girdi.
Devlet, giderlerini kısmak için memur çıkaramıyor, memur maaşlarından kesinti yapamıyor, dünyadaki ekonomik krizden dolayı özel sektör çalışanlarından alınan vergileri arttıramıyor ve de alış veriş Rum tarafına kaymasın diye gümrük vergilerini, fonları, stopajları ve rıhtım harçlarını yükseltemiyor.
Yani özetle, ne gelirlerini arttırabiliyor, ne de giderlerini kısabiliyor.
Bir evvelki yazımda “Anayasa Mahkemesinin bu Kararı, Mali yönden KKTC’nin batış sürecini başlatmıştır” derken belirtmek istediklerim bunlardı aslında.
Şu anda eğer taze para bulunamazsa KKTC bir müddet sonra Moratoryum ilan etmek yani iflasını açıklamak zorunda kalacaktır.
Tek çare ve tek alternatif olarak geriye özelleştirme ve hem dolaylı, hem de dolaysız vergileri de arttırmak kalmaktadır.
Kiralardan alınan stopajdan tutun, pul paralarına, işletme ruhsatlarından tutun da içinde devletin olduğu her işleme ve izine kadar her şeye, çok ağır vergiler gelecektir. Daha doğrusu gelmek zorundadır.
Eğer bu vergiler konmazsa matematiksel hesaba göre Eylül ayı maaşları, bu devletin ödeyebileceği en son maaş olacaktır. Devletin bu günkü geliri ve gideri ile deniz, Eylül ayında bitmektedir. İnanmayan 2011 bütçesini açıp bakabilir.     
Geçici bir tedbir olarak ve de bu Eylül ayını biraz daha ileriye atabilmek için de acil bir şekilde öncelikle Ercan Havaalanının özelleştirilmesi gündeme gelecektir. Bu özelleştirmeden alınacak birkaç yüz milyon TL’lik ön gelirle de maaşlar belki 3 ay daha ödenebilecektir.
Ya sonra.
Devletin artık sırtından tüm safraları atması gerekecektir. Ya atacak ya da mali yönden batış kapıyı çalacak.
Ercan’ın arkasından memur sayısı fazla, gideri fazla devlet kurumları tek tek özelleştirmeye açılmak zorunda kalınacaktır.
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bu yasa, kamu giderlerinin kısılmasının önünü tıkadı, yoksa emekli maaşlarından kesilen miktar aylık 6 milyon 650 bin TL’dir ve önemli de bir yol kesmeyecekti ama devletin giderlerinin kısılabilmesinin önünü açacaktı, olmadı.
Bu çıkmazın kökeninde 5 Mayıs 1985 tarihinde kabul edilen anayasamızın 160. maddesi yatmaktadır.
160.cı madde aslında Kurucu Mecliste görev yapan atamalı Kurucu Meclis üyesi olan Kamu görevlilerinin hayat boyu Milletvekili maaşı almalarını sağlamak içindi. Ama bu madde 1963-74 yılları arasındaki “Milli mücadele Yıllarında” halkın dayanma ve direnme gücünü arttırmak için verilen bir takım hakların da günümüze kadar aynen gelmesini ve mali giderlerin kartopu gibi büyümesine yol açtı.
Keşke KKTC’nin mali kurtuluşu sadece emeklilerin maaşlarından yapılacak kesintilerle olsaydı. Eminim tüm emekliler çocuklarının ve torunlarının geleceklerini tehlikeye atmamak için seve seve bu kesintiye razı olurlardı. Ama gerçek maalesef öyle değil.
Bunları açık ve net olarak yazdığım için geçen yazımda olduğu gibi çok ağır bir şekilde eleştirileceğim ama birilerinin doğruları yazması gerekmekte.
Halkımız nerede olduğunu ve uzun yıllar verdiği mücadele ile kurduğu devletinin hangi aşamada olduğunu çok iyi bilmeli. Artık bireysel olarak cebi değil, toplumsal olarak devletimizi düşünmemizin zamanı geldi.
 
 
Prof. Dr. Ata ATUN

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.