Katl-i Vacip Görülen Dünya Yurttaşları: Kadınlar

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

   Katledilen kadınlara…

   Kadın olduğuna şikâyet edenleri gördüm uçkuru çözülmüş dünyada. Haksız da sayılmazlardı hani. Bakışlarıyla çamaşırlarının içinde gezinen ellere sahip gözler, sevmek adına yatakların yayları üzerinde direnci deneyenler, her bir sıcak gülümsemeye karşılık verirken adamın beyninde ırzına geçilenler…

   Hepsi haklıydı sonuç olarak. Kadınlar, hele ki bu dünyada, şu garip mıknatıslı topların birbirine vurduğu o bibloda arada kalan mıknatıstılar. Ya soldan ya sağdan bir darbeye mahkûm edilenlerdi onlar.

   Kadının adı yok demişti yazar. Doğrudur. Tanrı tarafından tüm kötülüklerin ilk çıkış kaynağı olduğu dört “hak din” tarafından da elmayla açıklanıp kabul edilen bir bütünlük içerisinde, kadınların haklarını savunmasından önce; kadının hakkı var mıdır sorusuna cevap vermek daha gerçekçidir.

   Kadına “Sen sus, konuşma!” diyen, karşısında bıyık burarken kendi egosunda onun ırzına defalarca geçen adamla, annesiyle ilgili küfür ettiğinde çileden çıkan adamı birbirinden ayıranın ne olduğunu bulmak zordur.

   Kadın ve anne arasında insanlık ilk var olduğundan bu yana bir savaş vardır. Kadın olan Havva ile Habil ve Kabil’in annesi olan Havva birbirinden garip bir şekilde farklılaştırılmıştır.

   Oysaki hepsi aynıdır. Lima’da çocuğunun elinden tutan bir kadın, Aborjinlerde çocuğunu beslemek için nilüfer çiçeğinin göldeki yapraklarını toplayan kadın, Taşkent’te çocuğuna kımız içiren kadın; mühendis, avukat olup da ülkesinde geçinemeyip bedenini Türk mezatında açık arttırmaya çıkaran kadın da aynıdır! Annelik, kadının dahası doğadaki her dişinin kodlarına işlenmiş eşi benzeri bulunmayan dünyanın en onurlu DNA’sıdır.

   Kadını kimlikleştiren dünyanın “sahibi” erkek olmuştur. İlk “öteki” yi Tanrı, iki cins yaratarak göstermişken, bizler de Tanrı’ya özenip çeşitlemelere girişmekten hiçbir zaman geri durmamışız. İffetli iffetsiz diye bölüştürmek az gelmiş, nihayetinde kız kadın diye tanımlamalara girişmişiz. Hep erkeğe dair tanımlamaların gölgesinde kör topal var olmaya çalışan kadın, İngilizce öykünmeciliği ile bir kez daha erkek üzerinden tanımlanmıştır: Bayan!

   Herhangi bir dış mekânda tuvalete gittiğinizde iki kabindeki sınıfsal farklılığın güçlü olanın eliyle yapıldığını görmek zor değildir. Erkek tuvaleti üzerinde Bay, kadın tuvaleti üzerinde Bayan sözcükleri karşılar sizi. Bazı yerlerde bu öykünmeciliği aşan da yok değildir hani. Kadın tuvaletini topuklu ayakkabıyla gösterip Fransız kadınları ile çirkinleşmenin üst sınırı eleştirisiz izlettirilmektedir.

   Dünya, döndüğü günden bu güne kadını ve kadına ilişkin sorunları gündemine almamakta özel bir yol izlemiştir. Nasıl olsa çözülür mantığıyla gidilen sorun, 19.yüzyılda politik kavram olarak kullanılarak yenidünyanın ilk işaretlerini vermiştir. Feminist hareketlerin gelişmeye başladığı bir dünya, 21.yüzyılın sıklıkla karşılaşacağı bir düzleme çıkmıştır. Feminizmin kontrolsüz salınımı sonucu kadınlar, her türlü iletişim aracı vasıtasıyla en çok kazanç getiren reklâm malzemesi olmuştur. Örneğin, dünyanın herhangi bir yerinden yayın yapan herhangi bir TV kanalını açarsanız, karşınızda güzelliği ile sizi ekrana bağlayan kadınlarla karşılaşırsınız. Her türlü araç ve malzemenin görsel ve yazılı reklâmında kadının kullanılması da bir başka ayrıntı noktasıdır.

   Kadının isyanı, dahası kadının isyanını yansıtanlar hangi toplumda olursa olsun hoş karşılanmayan bir kitledir. Ve bu kitle, daha uzunca bir süre haber bültenlerinde katledilenler başlığı altında, katledilenlerle aynı fiziksel özelliklere sahip kişilerce bize pazarlanmaya devam edilecek gibi gözüküyor.

En azından birileri bu isyanı duyana dek!
 
İlker Ekici
ilker.ekici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.