İslam, Sosyalizm ve İktidar

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 
“Sorsalar bana nedir ki sosyalizm?
Aç kalmayacak, ölmeyecek çocuklar

Bu yüzden sosyalistim.”    
 
Bir ütopyanın öncesi, bir umudun kendisinin adı sosyalizm. Açsanız karnınızı tok kılacak, üretimden gelen gücünüzün karşılığı, insan olmanın vücud bulması, barış ve kardeşliğin adı. Sosyal adaletin, eşitlikçi ve özgür bir dünyanın kapısını açacak tek anahtar. Biraz Marx, biraz Lenin’den, ondan, şundan ve bundan kendi öz nesnelliğinizin tahlili, Karma ekonomi Mustafa Kemal biraz da gelecek hayali.
 
Sosyalistler "dinsiz" mi?
 
Din eğer siyasi bir içeriğe büründürülmüşse ve başka ideolojilerin aracı haline getiriliyorsa; elbette ki sosyalistler, farklı bir siyasi arguman çevresinde bulunduğundan “dinsiz” sayılmalıdır. Dinin halkları uyutan yanı ile ve bu uyutma işleminden çıkar sağlayanlara karşı; elbette toplumsal faydayı gözetme zorundalığında olan sosyalistler seküler bir tutum sergileyeceklerdir.
 
Şayet din “Ticaret helaldir” diyorsa yalnız; o zaman, sosyalistler ticaretin nihayetinde,  hakça bölüşümü konusunda tavırlarını göstereceklerdir. Mesele Sosyalistlerin dinsiz olup olmaması değildir anlayacağınız. Mesele iktisadi alanda dinin ideolojilere kurban edilen etkilerini göstermektir ve elbette ki bu nu gösteren sosyalistler “Dinci” ler tarafından tü-kaka ilan edileceklerdir. Hatta kapitalizmin neoliberal sözcüleri, kapalı kaplar içerisinde arındırılmış var saydıkları “piyasa sisteminin” kutsallığını dinin “ticaret helal”  mantığıyla örtüştürüp yeni bir din yaratacaklardır. İşte ülkemizde yapılmak istenen tam da budur. Yani adı İslam kalan dinin, hakim ideoloji olan kapitalizmin kılıfı olarak sunulmak istenmesi. Aslında ortada bir takım ritüellerin dışında “İslam” İslam olmaktan çıkarılmıştır. Yani sorumuzu tekrar sorarsak:
 
İslamcılar dinsiz mi?  Ya da İslam dinini kapitalist ideolojinin hizmetine mi sunmaktalar?  
 
İslam dini; kendi ekonomik siyasi ve toplumsal duruşunu kapitalizmin neoliberal  yaklaşımlarına bırakırken veya bıraktırılırken pek samimi İslam dini mensuplarının öcüsü olan “Komünizm” endişesi ile İslam, kapitalizmin kucağına terkedilmiş fakat kapitalizm İslam dinini hiç de ana şefkati ile sarıp sarmalamamıştır. Hatta son günlerde daha da ileri giderek; “komünizm” öcüsünün pratik alanlarının tasfiye edilmesinden sonra, komünizmi öcü görenlerin kitlesel ve eylemsel gücünü tehlike gören Kapitalizm, şimdi bütün silahlarını İslam’a ve bu çerçevedeki anti-kapitalist anlayışlara çevirmiştir.
 
Sosyalizmin öğretilerini Emir Ömer adaletinde görenler, Emir Ali pratiklerinde yakalayanlar Muaviyenin hilafetini ve getirdiği hanedanlık rejimini, ırkçılığı İslam dışı olarak nitelerken özellikle Türk tarihinde Sultan ve halife kavramlarını İslam’ın vazgeçilmezi olarak görmüşlerdir. Bu çelişkili tutum iktidar olanın dini kendi gücü olarak kullanması yada din üzerinden sağlamlaştırdıkları iktidarlarının pekiştirilmesinin aracı olarak çok güzel kullanılmıştır.
 
Günümüzde de iktidar olanlar ve iktidarın uzantıları, Cumhuriyet rejimi yani halkın iktidarının esas kılındığı bir rejim istememekte ve bunu sözde İslam ve sözde demokrasi figürleriyle altını boşaltarak ortadan kaldırmayı hedefleyebilmektedir.
 
Sapla saman birbirine karışmıştır.
 
Gelinen noktada ne İslami bir devlet kurma arzusu vardır nede insan aklının ürettiği demokrasi kavramını yaşatmak. Asıl beklenti kapitalist sistemin devamlılığını sağlamak için Adalet, özgürlük, eşitlik, bölüşüm, toplumculuk gibi tüm değerlerin yok edilerek var sayıldığı iktidarın ideolojik yanı kapitalizmin hükmünün “kayıtsız şartsız” sürdürülmek isteğidir.
 
Ömer ve Ali adaleti değil, Muaviyenin ve sonrasının iktidarını sağlamlaştırmak için kullandığı dinin bu gün kapitalizme kurban edilmesi gerçeğidir.
 
Acaba İslam dinine inananların kendisine söylemesi gereken bu gün:
 
“Sorsalar bana nedir ki sosyalizm?
Dinimi kurtaracak elhamdülillah sosyalistim” olabilir mi?
 
Son söz olarak;
 
Cumhuriyet rejimi halkın iktidarı olarak, halkın çıkarlarına ters olan hiçbir iktisadi öğretiyi, uygulamayı halkına reva göremez, halkın kutsiyet atfettiği hiçbir değeri emperyalist güçlerin elinde oyuncak edemez ve etmemelidir.
 
Erdinç AYDIN
 
erdinc.aydin@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.