Irak, İran ve 12 Eylül...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Dikkat edin; her yerde aynı, her cephede aynı...

Bölüyorlar ve yönetiyorlar!

Irak’ı işgal ettiler; baktılar ki, Irak halkı işgalci güçlere karşı tek vücut dövüşüyor... Vur bir sopa halkın tam orta yerine, böl ikiye...

Şiiler ve Sünniler birbirini yiyor Irak’ta.

Neden?

Birisinin kutsal bellediği yerde bir bomba patlamış; o da kalkmış ötekinin kutsal sayılan yerine bomba yağdırmış...

Peki bombayı kim atmış?..

- Tıssss...

Hristiyan işgalci gelmiş ülkeni işgal etmiş; talan etmiş; iliğini emiyor...

Sen, mezhep ayrımı “dangalaklığı”na yakalanmış, kendi ananı, kendi bombalarınla ağlatıyorsun...

Size divane denmez de, bigane demezse eğer... Kime denir; ey Iraklı din kardeşlerimiz?

Amerikan ve İngiliz emperyalizmine karşı yiğitçe savunduğunuz ülkenizi, kendi ellerinizle, kendi bombalarınızla yerle bir edecek kadar gözlerinizi nasıl yumdunuz, ey Iraklı komşu kardeşlerimiz?..

Hristiyan emperyalist gelmiş ülkenizi işgal etmişken, Müslüman’ın Müslüman’la dalaşmasındaki mantıksızlığı, oyunu, düzeni, talanı, nasıl fark edemiyorsunuz?..

Ama insan suyun içine girdi mi, onun ıslak olduğunu unutuyor demek bir süre sonra…

Bizde de benzer şeyler yaşamıyor muyuz sanki?

Bu ülkede de emperyalizme baş kaldırmış çok sayıda insan suikastlara kurban edilirken, öte yanda, “milliyetçi” rozetini taşıyan “bazı” kişiler bayram etmiyor muydu bir vakitler?..

Ülkesini, vatanını, ulusal çıkarlarını savunan yurtsever insanlara, bu ülkenin kandırılmış gençleri eli ile kurşun sıkmadılar mı yıllar yılı?..

Ne dedi devrin siyasileri ertesi gün?.. Ve ne yazdı, cebi yabancı parası ile dolu boyalı basın manşetleri ertesi sabah:

- Sağ-sol çatışmasında iki ölü, beş yaralı...

Ne demek sağ-sol çatışması?..

Hiç kimse irdelemedi; kimse bu sorunun cevabını aramadı.

İrdeletmediler; aratmadılar.

İrdeleyip; aramaya çalışanların ise, seslerini kesmeye çalıştılar var güçleri ile...

Derken... “n(e)tekim” bir generale düştü iş sonunda.

Kilolarca, litrelerce, kovalarca kan akıtıldı stratejilerin uygulanabilmesi için…

Kaç kez Amerikalara gidildi, gelindi; bir daha gidildi, bir daha gelindi.

Ve Atlantik ötesi “kaba”-dayısı düğmeye basınca da, bir düdük sesi işitildi TRT ekranlarından.

Düdük ki, ne düdük, n(e)tekim!..

Şiilerin kutsal mahalline atılan bombanın değişik bir benzeriydi bu düdük.

O düdük Türkiye’de öttüğü an, tüm kavga [anıda] bitti... Yükselen toplumsal muhalefetin sesi, nasıl “terör” olarak gösterilerek, lanetlenmenin yolu bulunmuş ise... Şii kutsal mabedinde patlayan bomba ile de, bir çırpıda Irak bir kan gölüne çevriliverdi...

Kim attı o bombayı Iraklı kardeşlerim... Çevrenize şaşı bakmayın!

Kim yarattı 12 Eylül denen bu çok perdeli oyunun kanlı sayfalarını, n(e)tekim?..

İşte o günün 12 Eylül’ünü 2010’a taşıyıp daha da derinleştiren bir oyunla karşı karşıyadır Türk halkı bugün…

Irak’ı görelim, İran’ı görelim; emperyalizmin tüm tuzaklarını görüp, irdeleyip, anlayalım… Ve içine düşmeyelim bu lağım çukurunun!..

12 Eylül askeri darbesinin amaçlarını, 2010’unun 12 Eylül’üne taşıyıp, daha da derinleşerek bu ülkeye kalıcı olarak yerleştirilmesine engel olalım…

- Dur, diyelim…

- HAYIR, diyelim

İnancımızı günlümüze sarmalayalım; bilincimizi kafatasımızın içine yerleştirelim…

Ve mutlaka, ama mutlaka gözlerimizi açıp… Aklımızı peynir ekmeğe katık etmeyelim...

Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.