İkisinin Arasında ki Farkı Bulun?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

17 Ocak 1938 gecesi akrabası olan Celâleddin Ezine'nin evinde otururlarken gelen polislerce tutuklanıp kısa bir süre İstanbul Tevkifhanesi'nde bekletildikten sonra, Nâzım Hikmet Ankara'ya Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne gönderildi.

Kesinlikle beraat edeceğini umduğu bu dava, 29 Mart 1938'de "askeri kişileri üstlerine karşı isyana teşvik" suçuyla 15 yıl ağır hapse mahkûm edilmesiyle sonuçlandı. 28 Mayıs 1938'de temyiz bu cezayı onayladıktan sonra, Ankara Cezaevi'nden alınarak İstanbul'da Sultanahmet Cezaevi'ne getirildi, bir ay geçmeden, haziran sonlarına doğru, Donanma Komutanlığı'ndan gelen görevliler onu alıp kelepçeli olarak Köprü Kadıköy iskelesinden bir motorla Adalar açığında bekleyen Erkin gemisine götürdüler. Önce bir ayakyoluna, sonra sintine ambarına kapatıldı.

Bu kez de Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde yargılanacaktı. 10 Ağustos 1938 günü başlayan davada, on dokuz gün sonra, 29 Ağustos 1938'de, "askeri isyana teşvik"ten, 20 yıl ağır hapse mahkûm oldu. İki cezası birleştirilince 35 yıl tutuyordu. Mahkeme bunu çeşitli gerekçelerle 28 yıl 4 aya indirerek karara bağladı.

29 Aralık 1938'de, Askeri Yargıtay'dan gelen onay, son umutları da boşa çıkardı. 1 Eylül 1938'de İstanbul Tevkifhanesi'ne, şubat 1940'ta Çankırı Cezaevi'ne, aynı yıl aralık ayında da Bursa Cezaevi'ne gönderildi.

***

1 Temmuz 2008 sabahı Ergenekon soruşturması kapsamında Ankara'da ODTÜ Sitesi'ndeki evinde gözaltına alınmıştır. Balbay'ı evinde gözaltına alan polisler, evde kapsamlı bir arama yaptı. Yapılan aramanın ardından Balbay'ın bilgisayarına el konuldu ve Balbay sivil polislerin eşliğinde evden çıkarıldı. Susma hakkını kullandığını belirten Balbay, 5 Temmuz 2008 günü mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Balbay, mahkeme çıkışı yaptığı açıklamada kendisini "terör yaralısı" hissettiğini belirtti.

Mustafa Balbay, 5 Mart 2009 Perşembe günü sabahı, Ergenekon soruşturması kapsamında 2. kez gözaltına alındı. 6 Mart 2009 günü çıkarıldığı mahkeme tarafından hükümeti düşürmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. Tutuklanmasının ardından 12 Mart 2009 günü medya dünyasından 70 kadar tanınmış gazeteci ve yazar  , Mustafa Balbay'a destek vermek için İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesi önünde Balbay'ın kitaplarını imzaladı.

16 Mart 2009 günü tempo24.com.tr internet haber sitesinde yayınlanan ve Mustafa Balbay'ın bilgisayarından elde edildiği ileri sürülen günlüklerde, İlhan Selçuk ve diğer Cumhuriyet Gazetesi yazarları ve bazı komutanlar ile birlikte 2000-2005 yılları arasında askeri darbe planları yaptığı iddia edilmektedir.

18 Mart 2009 günü Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Mustafa Balbay'a ait olduğu iddia edilen günlüğü, TBMM gündemine taşıyarak bu günlüğün Balbay'a ait olduğunun nasıl ve hangi delillerle kanıtlandığını öğrenmek istedi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle Halen tutuklu bulunan Mustafa Balbay'ın bu konuda ifadesi alınmış mıdır? Halen açıklanmamış bir iddianamede yer alan bu günlükler, kimler tarafından basına sızdırılmıştır? Sorumlular hakkında ne gibi işlem yapılmıştır? diye sordu. Başbakan soru önergesini yanıtlamadıysa da önergenin üzerinden 19 ay geçtikten sonra Sanayii ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün tarafından bu dava sürmekte olduğu için bu soruların yanıtlarının açıklanamayacağı şeklinde TBMM genel kurulunda sözlü olarak yanıtlanmıştır.

24 Mart 2009 günü avukatı aracılığıyla bir açıklama yapan Balbay, kendisine ait olduğu ileri sürülen günlüklerle ilgili olarak, "Medyada tartışılan şekilde bir günlüğüm yoktur. Birbirinden farklı notlar montaj yapılarak birileri tarafından işlenmiş, yorumlar eklenmiş ve tahrif edilmiştir" dedi. 6 Mart 2009'da beri Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Balbay, Ergenekon davasında hükümeti ve meclisi ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla yargılanmaktadır.

***

Arada ki fark ne?

En azından Nazım daha şanslıydı çünkü hükmü kesinleşmiş, ne kadar hapis yatacağını biliyordu…

Madem salmıyorsunuz bari hükmü geciktirmeyin. Ama hüküm verilirse yattığı günler kadar hüküm verilir ve tahliye edilme kararı çıkar.

Böyle daha iyi, hüküm vermeye hiç gerek yok…

Zamanımızın Nazım Hikmet’i olarak, suç vasıfları halen yerinde durduğu için (hükümet) tahliyesi hakim kararıyla! reddedilen,  Mustafa Balbay’a ve tüm Silivri esirlerine buradan selamlarımı yolluyorum…

 

Ümit MİNEL

umit.minel@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.