Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Rumların Batışı 2013’de
- Kıbrıs'ta ki Sol Partilerin Başarısızlığı
- Kıbrıs Rum Kesiminde Ekonomik ve Siyasi Durum
- Hristofyas Yakında Hata Yapacak
- Rum Ekonomisi Fena Batakta
- Hristofyas’ın Hezeyanları
- Rumların Kıbrıs Müzakereleri Stratejisi
- Bıyıklarını Balta Kesmezdi
- Müzakereler İyice Çıkmaza Girecek
- Hristofyas'ın Niyeti Belli Oldu
- AB Dönem Başkanı Batık Devlet
- Hristofyas Gene Oyun Peşinde
- Hristofyas Suçlamalara Başladı Bile
- Antalya'da Kıbrıs Müzakereleri Konferansı
- Kıbrıs Rum Kesimi Batmak Üzere
Hristofyas Teslim Oldu
Rum Yönetimi Başkanı Demetris Hristofyas, geçen hafta içinde Brüksel’de yapılan AB Devlet Başkanları/Başbakanlar Zirve toplantısından çıktıktan sonra olağanın aksine düzenlediği basın toplantısında ekonomik tedbirler konusunda açıkça "yelkenleri indirdiğini ve AB'nin alınması gereken ekonomik tedbirler konusunda görevlendirdiği Troyka ne isterse onu harfiyen yerine getireceğini" açıkladı.
Çok değil daha bir kaç hafta evvelsine kadar horozlanan Hristofyas, Rusya'nın vereceği krediye güvenip AB'nin ve Troyka'nın 25 Temmuzda önerdiği ekonomik tedbirlerin görüşülmesini incir ipi gibi uzatıyordu. Aynen Kıbrıs'taki 2 halk arasında sürdürülen adaya barışın gelmesine yönelik müzakereleri 44 yıl uzatmayı başardıkları gibi…
Hristofyas'ın stratejisi, yıllardır Kıbrıs müzakereleri konusunda BM'yi oyladıkları ve AB'yi kandırdıkları gibi ekonomik tedbirler konusunda da Troyka'yı aylarca oyalayıp, parça parça parasal destek alarak ekonomik krizi atlatacakları üzerine kurulmuştu. Ama 1 Mayıs 2004 tarihinde egemenliklerinin büyük bir kısmını Brüksel'e teslim etmiş olduklarını unutmuş olan Hristofyas’ın numarası tutmadığı için AB bu zokayı yutmadı.
AB Komisyonu yani Avrupa Birliği Bakanlar Kurulu, önce Rusya’ya baskı yaptı ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimine vermeyi düşündükleri uzun vadeli krediyi durdurdu. Rusya ister istemez eski baryalarına, yani yıllardır birlikte takıldıkları dostlarına “Önce AB size kredi versin, sonra biz de size kredi veririz” demek zorunda kaldı.
Sonra da Troyka’yı oluşturan AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF, devletlerin parasal ve ekonomik durumları kontrol edip, kredibilite değerlerini saptayan Standart & Poor’s, Moody’s ve Finch gibi kuruluşları harekete geçirerek Kıbrıs Rum Yönetiminin kredibilite notunu tekrar saptattı.
Yapılan değerlendirmeden sonra da berbat bir sonuç açıklandı. Standart & Poors Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin notunu daha evvel yaptıkları değerlendirmeden sonra açıkladıkları “Çöp” dilimin de en alt kademelerine indirdi. Bundan daha aşağısında son dilim olan “Resmi İflas” var. Şu anda Kıbrıs Rum Yönetiminin konumu ile Resmi İflas arasındaki sadece incecik bir çizgi, o kadar. Standart & Poor’s’un gerekçesi de 25 Temmuz’da Troyka ile Kıbrıs Rum Yönetimi arasında başlayan “Memorandum Müzakereleri”nde Kıbrıs Rum Yönetiminin tembellik etmesi ve gerekli tedbirleri almadan görüşmeleri, tarihi belli olmayan bir zaman dilimine kadar uzatmaya çalışması.
Hristofyas’ın ve ruhani başkanı olduğu Rum siyasi partisi AKEL’in kurmayları, daha önce tümünü reddettikleri KİT’lerin özelleştirilmesi, devlet, yarı devlet, KİT ve bazı şirketlerde memurlara ve çalışanlara ödenen 13. maaşın kaldırılması, adına eşelmobil denen her ay enflasyondaki artış kadar ücretlere artış verilmesinin iptal edilmesi, memur veya geçici statüde işçi alımının durdurulması ve ücretlere zam yapılmaması ve gerektiği zaman da ücretlerde kesintilere gidilmesi konularını şimdi kayıtsız şartsız kabul ediyorlar.
AKEL’in 2013 Şubatında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kesinkes kaybedeceğini şimdiden söylemek hiçte yanlış olmaz.
Hristofyas’ın Troyka ile müzakereleri herhangi bir ekonomik tedbir almadan, popülist bir yaklaşımla Şubat 2013’e kadar uzatarak Rusya’dan ve diğer kaynaklardan azar azar kredi alıp, AB’yi “Ha bugün, ha yarın, benden sonra tufan kopsun önemli değil” kandırmacalarıyla günü geçirme stratejisi iflas etmiş gözüküyor.
Bu strateji bana sanki başka bir konuyu hatırlatıyor. Rumların Kıbrıs Müzakerelerinde ısrarla ucu açık müzakereler talep etmelerine ne kadar da çok benziyor ama.
Güçlü ve bölgenin lideri Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Sn. R. T. Erdoğan ve de Cumhurbaşkanımız D. Eroğlu Rumların bu aldatmacasına kanmadılar ve Kıbrıs müzakerelerinin adada yaşayan her iki halkın güvenliğini sağlayacak ve adaya barışı getirecek bir şekilde sonlanabilmesi için ısrarla son tarihi belli müzakere talebinde bulunuyorlar ve olası anlaşmazlık durumunda KKTC’nin hangi statü ile müzakere masasından kalkacağının daha başında saptanmasını istiyorlar.
Görüşmelerde sabıkalı olan Rum tarafı ile yapılan Kıbrıs Müzakerelerinde Türk tarafının bu talebi boşuna değil.
Ata ATUN
- Ata ATUN içeriği
- 12327 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder