Haftaya Dair Serbest Çağrışımlar

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Murat HASGÜN

Tamam, dindar nesil yetişsin, hatta hepimiz koyu birer dindar olalım, namazımız niyazımız bir olsun, oruçsuz günümüz geçmesin, camilerden çıkmayalım.

İyi, güzel de…

Tüm bunlar olurken, insan, “ya diğerleri” diye sormaz mı?

 

Bu ülkenin diğer renkleri ne olacak?

Onlara yaşama hakkı verilmeyecek mi?

 

“Dindar bir nesil yetiştireceğiz” derken o ‘neslin’ fikri alındı mı acaba?

Hükümet edenler bence, bir nesil hakkında tarihi sözler söylerken, o neslin ne düşüneceği sorusunu da akla getirmeliler.

Aksi halde ülke de özgürlükten bahsedilebilir mi?

Aileler çocuklarını istedikleri okullarda, istedikleri şekilde yetiştiremedikten sonra bunun neresi özgürlük.

Nerede kaldı fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir nesil?

***

Dini, siyasi bir tartışma haline getirmek tehlikelidir, çok tehlikelidir.

 

 

 

HAYDİ, HEP BİRLİKTE ÜÇ ÇOCUK YAPALIM

Mardin Kadın Doğum Hastanesi.

Yatak kapasitesi 70.

 

Ama bir sorun var…

Hızla artan nüfus.

 

Kapasite yetmiyor.

 

En fazla 8 bebeğin olması gereken odalarda, yerlere yataklar seriliyor ki kalabalığı siz düşünün.

 

Anneler isyanda.

Haklılar.

“Çocukları iyileştirelim derken bir hasta olacağız” diyorlar.

Hastanede hasta olmaktan korkuyorlar iyi mi…

Hal böyle işte.

***

Lakin biz canla başla ‘üç çocuk’ yapmaya devam edelim.

En az üç.

Haydi hep birlikte yapalım…

Aynı anda.

 

 

OLDU MU ŞİMDİ?

Paul Auster birkaç laf etti.

Demokrasiden bahsetti. Türkiye’ye gelmem filan dedi.

***

Çünkü, ‘ifade özgürlüğü yok’ dedi.

Çünkü, ‘gazeteciler içeride’ dedi.

Çünkü, ‘demokratik yasaları yok’ dedi.

***

Belki ‘haklı’ , belki değil.

Nasıl olsa bunu düşünüp tartacak durumdasınız.

***

Fakat başbakan bence hata yaptı.

Auster’i muhatap alıp, “gelsen ne olur, gelmesen ne olur” dedi.

Başbakan, Auster’i ya muhatap almayacaktı, ya da alaycı bir ifadeyle “çokta hevesliydik” demeyecekti.

Başbakan bence oturup, Auster’in ‘iddialarına’ bir bir yanıt verecekti, lafını ağzına tıkacaktı.

İkinci bir ‘van münüt’ olayı yani…

Lakin kestirip attı.

***

Peki ya, Kılıçdaroğlu’nun Paul Auster’i gazeteci zannetmesi…

Sanırım Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanları filan biraz defter kitap açsa iyi olacak.

Zira tersi olmaya devam ederse, başbakan bu muhalefetten daha çok ekmek yiyeceğe benzer.

 

 

BU HAFTA ŞUNLARA GICIK OLDUM

- ‘Adını Feriha Koydum’ adlı diziden dolayı tüm zengin zübbelere… (dizi bende amacına ulaştı.)

- ‘Adını Feriha Koydum’ ve ‘Yalan Dünya’ nın aynı saate denk gelmesine…

- ‘Din’ ve ‘Gençliğe Hitabe’ gibi konuların siyasete alet edilmesine…

- Özgürlük yuvası üniversite de, bir yazıya verilen 11 ay hapis cezasına…

- Kızını parayla satabilecek kadar ve o kızı parayla alabilecek kadar düşenlere…

- Van’ı unutma ‘hıyar ağalığına’.

 

 

ŞU 'KURT KANUNU' DİZİSİ

Nedir bu çaba anlamıyorum.

Kökten kaldırın arkadaş.

Ne gerek var saldırmak için diziye filan.

İki dudağınızın arasında zaten.

Kaldırıverin ilkelerini, devrimlerini, yaptıklarını, heykellerini filan.

Nasıl olsa sıra adına da gelir.

Kurtulur, rahat edersiniz.

 

 

Murat HASGÜN

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.