Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Salonları Bile Yok
- İyisiyle, Kötüsüyle Yapılanlar
- Sanatçı Eleştirir
- Cumhuriyetimizin 86. Yıldönümü Kutlamalarının Bana Düşündürdükleri
- ATATÜRK...
- Hepimiz Günahkarız Kardeşim
- Silivri Gezi Parkı
- TGB, Hükümete Teşekkür Etsin
- “1 Milyar Kadın Dans Ediyor” Eylemi İçin Dans Ettik
- Bu Sorunun Yanıtı Yok...
- Politika Dergisi - Volkan Arslan Mülakatı
- Cumhuriyet Bayramını Kutladık
- Türk Baharı mı?
- Cemaat ve AKP Ergenekonun Neresinde?
- Dikey Hata, Paralel Zafiyet
Giderem Van'a Doğru
Yavuz Bingöl öncü olmuş bu işe. İyi de yapmış. Bir grup gönlü güzel sanatçı da destek vermiş bu organizasyona.
Konserin adı 'Giderim Van'a doğru'. (Yörede "Giderem Van'a doğri' diye söylenir.)
3 Kasım'da, İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleşecek.
En önemlisi konserin tüm geliri, Kızılay aracılığıyla Van'a gönderilecek.
Hatta konser salonunun önünde TIR'lar hazır bekletilecek. Böylece konsere gelenlerin yanlarında getirdikleri yardım malzemeleri TIR'lara yüklenip, o gece Van'a gönderilebilecek.
Konsere katılan isimler ise şöyle;
Yavuz Bingöl, Zülfü Livaneli, Edip Akbayram, Suavi, Belkıs Akkale, Cengiz Özkan, Zara, Volkan Konak, Erdal Erzincan, Tolga Sağ, Melike Demirağ, Mazlum Çimen, Oktay Kaynarca, Sevcan Orhan, Onur Akın, Yeni Türkü, Deniz Oral...
Konserin en başında gazeteci Can Dündar 1999 Marmara depreminde enkazdan sağ kurtulan bir gençle birlikte hem bir konuşma yapacak, hem de kısa bir film gösterimi gerçekleştirecek.
Konser, Zülfü Livaneli'nin bir eserinin, katılan tüm sanatçılar tarafından seslendirilmesiyle son bulacak.
Fener Alayı
Cumhuriyet Bayramı'mız dolayısıyla CHP Zeytinburnu, Zeytinburnu'nda bir fener alayı düzenledi. Her yıl düzenliyorlar. Pencerelerinden, balkonlarından bakan halkın alkışları eşliğinde, hoş bir kalabalık ve uzun bir kortejle yürüyorlar.
Bende, CHP Zeytinburnu'nun düzenlediği ve 'anlamlı' bulduğum bu etkinliği gözlemleyip yazmak için oradaydım.
Önce hemen bir eleştiriyle başlamalıyım.
Özellikle bu tür toplumsal etkinliklerde, kalabalığı yönetmek önemlidir.
Fener Alayı'nda ilk gözüme çarpan, kortej görevlilerinin olmamasıydı.
Dolayısıyla halk kafasına göre ve birbirini dinlemeden sloganlar atmaya başladı.
Sesler birbirine karıştığı gibi, hoş olmayan sloganlarda patlak verdi bir anda.
Olay çıkacak diye korkmadım değil...
Tüm bunların sebebi ise, kalabalığa hakim olması gereken kortej sorumlularının olmamasıydı.
(Kortej görevlisi derken, şu, elinde megafonlarla yürüyüş boyunca yanımızda dolaşan ve yırtınırcasına bağırıp halka slogan attıran vatandaşları kastediyorum. )
Hayli ciddi bir kalabalığı kontrol etmesi gereken görevlilerin olmaması, beni şaşırttığı gibi, atılan alelade sloganlar sonucu çıkması muhtemel bir olayın şans eseri çıkmaması da bir o kadar sevindirdi. Yoksa mazallah gün berbat olurdu.
Demem o ki, eğer böyle bir organizasyon yapıyorsanız kortej görevlilerinin alana hakim olması şart.
Bu görevliler hem alanda ki asayişi sağlıyor, hem sloganların koordineli şekilde atılmasını sağlıyor, hemde çıkması muhtemel olayların önünü alıyor.
Her yürüyüşe lazım yani.
Ancak buna rağmen bu etkinlik güzeldi. Ben keyif aldım. Mutlu oldum.
Hatta balkonlarından, pencerelerinden bakan ve avuçları patlarcasına alkışlayarak destek veren halkı görünce "duygulandım" desem, sanırım çok şey söylemiş olmam.
Hayır, CHP çığırtkanlığı yapmıyorum.
Hiç kimsenin elinde parti bayrağı olmaması ve kimsenin bu işi kendine çıkar olarak düşünmemesinden dolayı da ayrıca kutluyorum gerçekleştirenleri.
İşte bu yüzden, o, balkonlarından, pencerelerinden bakanların alkışları, araçların destek kornaları partiye, kişiye ya da kalabalığa değildi.
Cumhuriyet'e idi.
Güzeldi, çok güzeldi.
Mutlu oldum Cumhuriyet'e verilen bu gönülden desteği görünce.
Umarım artarak devam eder bu destek.
Murat HASGÜN
iletisim@PolitikaDergisi.com
Yorumlar
Yeni yorum gönder