Drajeler (1)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bugün (dün) Dünya Emekliler Günü. Şaka gibi değil mi?

Habertrük emeklilerin toplandığı bir mekâna gitmiş, kutluyor! Adamlar da önce “Haberkrüt’e bizi hatırladığı için çok teşekkür ediyoruz diyorlar uzunca, ne de olsa yaşları biraz ileri ve vakitleri çok, girizgâhı uzun tutuyorlar. Bunlar hiç kesilmeden yayınlanıyor ama ne zaman ki emeklilerimiz Hükûmet’e olan sitemlerini, yapılan maaş zamlarının insan haysiyetine yakışmadığını, AİHM’da açtıkları davaları filân anlatmaya kalktıkları anda “ama süremiz doldu” deyip lâflarını ağzına tıkanıyor.

***

Vaktiniz varsa, http://www.keremdoksat.com/2010/05/11/turkiye%e2%80%99de-sag-veya-sol-var-mi/ makaleme bir göz atabilirsiniz.

Batı’daki sol antiemperyalisttir ve milliyetçiliği sevmese de, vatanseverdir. Çünkü emperyalizme karşıdır. Bu kadar basit!

Bizdeki sol ise emperyalizme karşı gıkını çıkartmaz, hâttâ Liberallerle işbirliği yapar. Ayrılıkçı Kürtçü ve her türlü benzeri harekete göz kırpar çünkü onlar haklarını arayan ezilmişlerdir, vatanını korumak için şehit olanlarla emperyalizmin maşası olan bölücülü militarizme hizmet edenleri aynı kefeye koyar. Bunun absürditesini (ânında sözlük: saçmalık ötesi olduğunu) söyleyeni de ânında “ötekileştirici, kafatasçı, hâin” diye damgalayıp üzerine yürür; tabii ki bunu asında kendileri yaparlar, gâyet de ehildirler. Ergenekon rezâletinin insan hakkı ihlâli olup olmadığını hiç sorgulamaz. Solcu olup da sesini çıkaran Cumhuriyet gazetesi “ekolü” ise Kuranıkerim der (bkz. http://www.keremdoksat.com/2008/01/10/kuranikerim-nedir/); İPekolü” ise Allah’a inananları yuhalayanlara ses çıkarmaz ama bu son iki “ekol” de Atatürkçüdür! Eh, ilk Kurân-ı Kerîm tercümesini (her ne kadar öyle yazılsa da, meâlini değil) yapması için Elmalılı’ya bizzat görev vereninin, gerekçesinin de “dinsiz millet olamaz” diyen Atatürk olduğunu (bkz. http://www.kuranikerim.com/t_elmalili_index.htm) nedense hatırlamazlar (bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Elmal%C4%B1l%C4%B1_Muhammed_Hamdi_Yaz%C4%B1r).

***

Türkiye’deki sağ sözüm ona milliyetçi mukaddesatçı ve muhafazakâr geçinir ama bal gibi de teslimiyetçi, Liberal ve enternasyonalisttir. Aziz vatanın bütün maddî ve mânevî değerlerini ve kıymetlerini emperyalizme peşkeş çeker. Bunu milletin istediğini söyler ama aç, bî-ilâç halkın bir şeyden anladığı filân yoktur. Çünkü feodalite ve cehâlet bu aziz milletin %80’ini köle ve bi’at eden bir güruh hâline sokmuştur. AKP’nin Birinci Tezkere ile Türkiye’nin ABG işgâli altına girmesini istemesinin milliyetçi-muhafazakârlıkla ne tür bir râbıtası olduğunu anlayabilir misiniz? Son bir millî refleksle bu tezkere reddedilince başımıza gelmeyenin kalmadığını, tarihleri boyunca bizden nefret etmiş olan Arap Âlemi’nin Büyük Reisi rolüne soyunan Başbakan’ın iyice kontrolden çıkarak, aziz memleketimizi bütün dünyayla düşman hâline getirdiğini görmek için zekâya dahi gerek var mıdır?

Bugün Türkiye, önceleri çekince koyduğu üç maddenin de onaylandığı 4 Haziran 2003 yılında İkiz Yasaların TBMM’de kabûlü ile taahhüt ettiğimiz gibi, bizzat devlet eliyle sür’atle bölünmeye götürülmektedir. Bu yasaların kabûlünden itibâren geçen altı yıl boyunca bu yasaların uygulamasına yönelik çıkarılan AB Uyum Yasaları, Vakıflar Kanunu vs. gibi bir seri kanun ile günümüzdeki “açılım” sürecini bölünme istikametinde yönlendirecek uygun ortam hazırlanmıştır. Şimdi, “Türkiye’deki sağ sözüm ona milliyetçi mukaddesatçı ve muhafazakâr geçinir ama bal gibi de teslimiyetçi, Liberal ve enternasyonalisttir” derken ne kadar yanıldığımı(!) varın siz düşünün… Türkiye’deki sağın bir başka hususiyeti de, ahde vefâsının olmamasıdır!

Ayrıca, Türkiye’deki sağ Atatürk düşmanıdır ama onlar da her türlü şeyi yaparken hep onun adının altına gizlenirler. O zamanın imkân ve şerâiti dâhilinde dünya tarihinin en haklı hârbiyle vatanını emperyalistlere aman verdirmeden koruyan adamın isminin arkasına sığınırlar!

***

Gahl Sasson Yahudi cemaâtinin yakından tanıdığı bir isim. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelip, cemaatin gazetesi Şalom’a bir röportaj da verdi. Gahl Sasson’un adı İbranice “rüzgâr” demek. İsrail’de Hayfa Üniversitesi’nde psikoloji okumuş. Ardından Mexico’ya gitmiş. Orada sık sık Sinagog’a giderek dua ederken, bir gün bir âile ile tanmış.

Âilenin ilginç bir hikâyesi vardır (bkz. http://www.salom.com.tr/news/detail/16046-Unlu-astrolog—GAHL-SASSON-Turkiyedeydi.aspx, ilginç olarak da, bu derginin sağındaki Analiz kısmını tıklayınca bakın karşınıza ne çıkıyor: http://www.salom.com.tr/news/detail/16131-Herzl-150-yasinda.aspx)… Dış görünüşü Hristiyan olan, çevrelerinde Hristiyan olarak bilinen üç çocuklu bu âile, iç dünyalarında bir Hristiyan gibi değil Musevî gibi yaşar. Hiçbir Hıristiyan Bayramı’nı kutlanmazken, Musevî geleneklerini sürdürürler. Soyadlarının İbranice karşılığı olan âile, çocuklarına verdikleri isimleri de önemsiyordu. Çocuklarına mutlaka İbranice karşılığı olan isimler verirler. Âilenin babası Mexico’da meşhur bir ressamdır. Resimlerini Kabala’dan (Yahudi mistisizmi) esinlenerek yapar, Kabala sembollerini gizler. Bizim Gahl Sasson, arkadaşları Mexico’dan ayrılınca bu âilenin yanına yerleşir. Âdeta âileden biri olur. Meksika’da ezoterik (ânında sözlük: bâtınî, gizemli) bir okulda Kabala eğitimi alır. Âileden ayrıldıktan sonra Los Angeles’e gider. Öğrendiği Kabala bilgileri ile insanların astroloji haritasına bakar. Yahudi cemaâti içinde büyük sempati toplar. Daha sonra Kabala seminerleri vermeye başlar. Kitapları, ABG’nin yanı sıra Türkiye’de de yayınlanır.

Madonna’nın Kabala Hocası olarak bütün dünyada ünlenir, Türkiye’de de sosyete kendisini yakından takip etmektedir. Türkiye’yi ziyaretinde pek çok ünlü ismin de yıldız haritasına bakar, Kabala’ya göre hayatlarına yön verir. Kabala’yı dünya gündemine sokan Madonna ondan çok şey öğrenmiştir. Zaman zaman İsrail’de konser verdiği için hayranları tarafından eleştirilen Madonna, İsrail konserinin ardından Kabala’nın kurucularından Haham İzak Luri’nin Safed’teki mezarını ziyaret eder.

Türkiye’nin de falına bakan Sasson bakın neler demiş: “Türkiye Akrep burcu. Her zaman bir dönüşüm içindeAtatürk birçok değişikliler yaptı. Dili, giyimi gibi büyük değişiklikler yaptı. İnsanlar ya ‘biz Türkiye’yi kazandık’ ya da ‘kaybettik’ olarak görüyorlar. Oysaki Türkiye her zaman yeniden diriliyor. Şu anda da büyük bir dönüşüm içinde… Satürn 2012 ve 2014’de Akrep burcunda olacak. Bu da büyük değişimlerin olacağı anlamına geliyor”.

Nedense bu adam bana Sabetay Sevi’yi hatırlatıyor (bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Sabetay_Sevi) ama devir çok farklı!

   Yeni Drajeler’de görüşmek üzere…

 

 

Kerem.Doksat@PolitikaDergisi.com
www.keremdoksat.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.