Demokrasi ve Telgrafın Tellerine Konan Kuşlar

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Fransa’da sendikalar, öğrenciler, aydınlar ve halkın geniş bir kesimi, hükümetin Sosyal Güvenlik Yasa tasarısını protesto için meydanları dolduruyorlar. Ve sonra da kendilerini yönetenlere resti çekip, diyorlar ki;

- Alın size şu kadar bir süre. Bu kanunu parlamentodan çekin. Yoksa!..

İşin en can alıcı noktası, Hükümetin bu “yoksa”nın ardında neler olacağını biliyor olması; hem de gayet iyi biliyor olması…

Kamuoyu desteği şaşılacak bir düzeyde.

Eylemin nedenleri ile ilgili açıklamaların niteliği, ortaya konan toplumsal muhalefetin düzeyi, halkın dayanışma bilinci en üst düzeyde; en yüksek katta...

Meselenin özü işte bu “düzey + nitelik + bilinç” düzleminde saklı...

İşte bütün mesele bu... İşte demokrasi bu!..

Yoksa demokrasi denen şey, Ali’nin külahının Veli’ye, Veli’ninkini de Ali’ye giydirme üstadı olmuş siyaset hokkabazlarının cambazlıkları değil…

Demokrasi, halkın kendisini yöneten sınıfı güdebilecek bir bilince ve güce kavuşması ve siyasete nitelikli ve etkin bir katkı sunabildiği bir ortamın adı ve sistemin soyadı demek…

Meclis’te olup bitenleri bir milletvekili gibi izleyip, kendi kalesine atılabilecek golün ofsayt olduğunu süzdüğünde sahaya bizzat inerek, düdüğü çalabilmek demek...

İşte siyasal bilinç bu!.. Yurttaş olabilmenin özü, aslı ve esası bu…

Sözünü ettiğimiz nitelikteki bilince doğru yürüyen bir toplumun içinde, bu bilincin gelişmesi için çaba gösterme sorumluluğudur siyaset...

Yoksa mahalle kahvelerinde, büyük otellerin lobilerinde ya da kapalı kapıların ardında kişisel çıkar ve ikballer için kulis yapanların yaptığı it dalaşı değildir siyaset…

Ve eğer siyasetin bu nitelikte bir dalaş olarak sürdürülmesine sesinizi çıkartmaz ve kabullenirseniz… Demokrasiyi ise, yukarıda açıklamaya çalıştığımız üzere, “düzey + nitelik + bilinç” bağlamında algılayıp, anlamaz ve yaşama geçirmek için mücadele etmezseniz… Sarı çizmeli bir adam, günlerden bir gün, çıkar gelir Ankara’nıza… Takunyası, takkesi, kara sakalı ve tespihi ile gelir oturur laik Türkiye Cumhuriyeti’nin orta yerine…

Ve ülkenin nesi var ve nesi yoksa satar hepsini, hepsini ve hepsini... Pazarlar satar, kiraya verir gönderir; yok edip, telef eyler…

Ve sonra türban falan ve filan gibi naylon gündemlerle o nazik beyinlerinizi afyonlayıp; Cumhuriyet’in tüm değerlerini, tüm kazanımlarını ve tüm ilkelerini tersine ve tersine akıtmakla maruf... Bu sayede kendisini mağrur… Ve zat-ı âlilerinizi de mağdur eyler, bilakis...

Adamlar, bir tek Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nın gündemden düşürülmesi için toplumsal muhalefetin bayrağını parlamentonun gündemine asıyorlar...

Bizler ise, ülkenin bütün kaleleri zapt edilip, tersaneleri ihaleye çıkartılırken, bir dahaki seçimlere “gele” atmakla ömür tüketiyoruz.

Hiç çocuğu olmayan bir hatun kişiyi yılın annesi seçiyoruz...

Ancak, bu hiç çocuğu olmadığı halde yılın annesi seçilen hatun kişi, oynadığı bir televizyon dizisinde, “anne” rolünü “oynuyor”...

Bir diğer dizinin sevilen bir kahramanını [senaryo icabı] öldüren kişiye, ertesi gün İstanbul’un Ak Merkez’inde, “nasıl kıydın yavrucağa?..” nidaları arasında meydan dayağı atıyoruz...

Ya senaryo icabı Hakkın rahmetine kavuşan bu aziz dizi kahramanı için, yine senaryo icabı “memleketi” sayılan il merkezinde, ne mi yapıyoruz?

- Mevlit okutuyoruz, a dostlar, mevlit!..

Ne söylenir böyle bir tablo karşısında, a dostlar?..

- Allah taksiratını affetsin; Allah sağ kalanlara akıl ve fikir ihsan eylesin, Allah ne muratları varsa, eksik etmesin… Allah, nasıl biliyorsa öyle etsin!

- Ve âmin, diyen bilcümle yurttaşımızın rahmi maderine ve bilcümle telgraf tellerine kuşlar kondursun!..

Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

www.kitlecizgisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.