Danışıksız Dövüş

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Murat HASGÜN

Hatırlayın, 4+4+4 meselesinde alanında uzman doğru düzgün hiç bir eğitimciye danışılmamıştı.
Paldır küldür geçti meclisten.

Öyle ki, 'Ayıptır' başlıklı yazımda, yasayla ilgili, "kaşla göz arasında değil, tekmeyle yumruk arasında geçti" yorumunu yapmıştım.



Yasa, bir dizi 'emirle' geçmişti çünkü.

Şimdi gelelim Şehir Tiyatroları konusuna.
Durum malum.
Tekrar anlatmaya gerek yok.

4+4+4 ile benzerliğiyse, bunda da kimseye danışılmaması.
Evet, Şehir Tiyatroları için hazırlanan yönetmelik için de kimseye danışılmadı.
Ne Şehir Tiyatroları sanatçılarına, ne tiyatro kamuoyuna, ne bu alanda uzman akil insanlara danışıldı.

4+4+4, bu ülkenin çocuklarını ilgilendiriyordu, bu yönetmelikte sanatını ilgilendiriyor.

Dolayısıyla sanatçıların tepkisi büyük.
Sanatseverlerinde öyle.
Haklı değiller mi?
Haklılar.

Sanatın özgürlük olduğunu hep vurgularım.
Bu özgürlüğü kısıtlayacak her şeyede elbette tepki göstermek, dur demek, her sanatçının ve sanatseverin görevi olmalı.

Sanatçının omuzlarına basarsanız, ortada sanat kalmaz.
Sanatı ortadan kaldırırsanız, ortada ülke kalmaz.

Şehir Tiyatroları 1914'de kuruldu.
1914, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1. Dünya Savaşı'na girdiği yıldır.
Savaş koşullarında bile sanatı düşünen, koruyan, kollayan Cemil Topuzlu'dan günümüze böyle bir miras mı kalmalıydı.

Repertuarında altmışa yakın oyun bulunduran Şehir Tiyatroları, basit bir şube müdürlüğüne indirgenmeyi hak etmiyor.

***

Orhan Alkaya, 13 Mart 2012 tarihli 'Teslim Olmayacağız' başlıklı yazısında; Şehir Tiyatroları'nın 12 Eylül döneminde bile böyle bir hakarete maruz kalmadığını vurgulamış.

Haklı.

- Madem darbelerle yüzleşiyoruz, o halde sanata uygulanan bu 'bürokratik darbe' niye?
- Bürokrasi sanatın ışığını böyle acımasızca söndürmeli mi?
- Benim ülkemin sanatı bu muameleyi görecek ne yaptı?
- Dünya ülkeleri sanatlarını yüceltmek için ellerinden geleni yaparken, bizde bu durum neden tersine işliyor?...

Görüyorsunuz, sorulması gereken ve 'vicdanlarda' cevaplanması, açığa kavuşturulması gereken o kadar soru, söylenecek o kadar söz var ki.

Konu öyle boş basit bir konu değil çünkü.
Sanattan, yani bir ülkenin özgürlüğünden bahsediyorsak, hassas bir konudan bahsediyoruz demektir.
 
Benim sanatım gerçekten bunu hak etmiyor.
Lütfen onu daha fazla incitmeyelim.

Lütfen.

 

Murat HASGÜN

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.