Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Türkmenler de Varmış!
- "Kürt Sorunu" Sorunu
- Çözümü PKK’nn Çekilmesinden İbaret Sanmak
- PKK ile Müzakere mi Mücadele mi?
- Suriye'ye Girsek mi?
- Köln’de Kürt Diasporası Toplantısı ya da Bir Türlü Öfkesi Dinmeyen Kürt Siyaseti
- Toplumsal Mutabakat Komisyonu
- Oligarkların Din Savaşı Olarak Kürt Sorunu
- PKK ve "ÇEKİLME"
- İsrail'in Kayıp Kavmi
- Kürt Sorununun Açmazları
- Terörü Çözme Kandırmacası
- Öcalan ile Hükümet Arasındaki Müzakerelerden Sızanlar..
- Peki Şimdi Ne Olacak?
- Terör Eylemleri Daha Öncel Bir Sorundur ve Her Daim Daha Sıcak Bir Başlıktır...
Bunlar Bilinmeden Ne PKK Bitirilebilir Ne de Küdristan'ın Kurulması Engellenebilir!
Yıllardır, terörle kalkıyoruz ama terörle yatmıyoruz. Çünkü terör sorununu sadece baskınlardan ve verdiğimiz şehitlerden sonra yoğun olarak konuşuyor, acısını yaşıyor, ondan sonra akışına bırakıyoruz! Birkaç gün süren bu konuşmalarda, karakolların güvenliği, demokratik açılım gibi konuları konuşup herkes kendi siyasi penceresinden kendi çapında yorumlar çözümlemeler getirdikten sonra unutup gidiyoruz!
Genelde de bu konuşmaların ana konusu ve sonucu, Kandil’e kadar girmemiz ya da demokratik açılımı sürdürmemiz gerektiği gibi farklı kutupların benzer çaresizliklerinin ortaya koyulması oluyordu.
Bunun nedeni ise terör sorununa geniş bir perspektiften bakılmamasıydı ya da bakılması istenmemesiydi. Gelinen noktada bu sorunu Kürt sorunu olarak değerlendirenlerin bu soruna terör sorunu demekle yetinenlere itham ettikleri sığ ve devletçi zihniyetin; artık her iki tanımı yapanlarda da olduğunu görüyoruz. Neticede devlette bugün, bu soruna Kürt sorunu demiyor mu!
Bu bağlamda;
27 Mayıs İhtilalinden hemen sonra tutuklanarak Sivas Kampında toplanan Kürt ağa ve şeylerine yapılanların analizi yapılmadan,
Geçtiğimiz aylarda Suriye’de öldürülen Kürt Lider Mişal El Tammo’nun kim olduğunu, Suriye’de ki Kürtlerin haklarını ve gücünü anlamadan,
İran’da kurulan 1 yıl kadar ömrü olan Kürt Mahabad Cumhuriyeti’ni, 1967-68 İKDP Kürt Ayaklanmasını ve İran’lı Kürtlerin durumunu bilmeden,
Irak’ta Suni-Şii çatışmasının özünü ve Arapların gücünü kavramadan, Talabani-Barzani Türkiye ilişkisini, Kuzey Irak’ta Türkmenlerin nüfusunun azımsanmayacak derecede olduğunu, tarihi haklarını ve hangi bölgelerde yaşadıklarını öğrenmeden,
ABD ve Avrupa ülkelerinin PKK ilişkisi açıklanmadan ve kesilmeden,
Ve,
Ahmet Taner Kışlalı’nın yıllar önce bir yazısında sorduğu;
"Oğuz Han’ın 24 torunundan birisinin adı Kürt. Şimdi bu “Kürt”, Türk mü yoksa Kürt mü? Türk” ve “Kürt” sözcüklerinin çarpıcı benzerliği bir rastlantı mı?
Alman profesör De Groot’un, Orhun Anıtları’nda kullanılıp bugün Anadolu Türkçesi’nde kullanılmayan, ama Kürtçe’de kullanılan tam 532 sözcük saptamasını ve Yenisey Anıtları’nda, Uygur hakanının “Ey Kürt Beyleri” diye bir seslenişinin olmasını nasıl değerlendirmeli?"
gibi sorulara tarihçiler, siyasetçiler tarafından gerekli cevaplar verilmedikçe;
ne bizlerin yaptığı çözümlemeler doğru olur, ne de Türkiye Cumhuriyeti hem terör sorununu hem Kürt sorununu bitirebilir..!
oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com
- Oğuz Kemal ÖZKAN içeriği
- 6099 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder