Bu Halk Çok Deprem Yaşadı..

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bu halk çok deprem gördü, pek çok yıkım yaşadı.

Evleri başına yıkıldı, ocağı söndü, çoluk çocuğu harap oldu.

Erzincan depremini yaşadı.

17 Ağustos depremini göğüsledi.

12 Mart, 12 Eylül yıkımlarını gördü, diktatörlüğün resmisini de yaşadı, sivilini de…

Ama zaman zaman sendelese de, kalkmasını bildi devrildiği yerden…

17 Ağustos’ta mı daha fazla insan telef oldu dersiniz, yoksa 12 Mart ve 12 Eylül yıkımlarında mı?..

17 Ağustos’ta yıkım “takdiri ilahi” idi… Ya sabır çekildi, katlanıldı, tekbir getirerek sarıldı yaralar.

Ama 12 Eylüllerde sarsıntıyı yaratanlar bu milleti dış düşmandan korumak için bu milletin ödediği vergilerle geçinen kişilerdi.

Dış düşman dost ilan edildi.

Emir ve komuta yetkisi düşmandan devşirilen dostlara devredildi. Ve bizim oğlanlar [our boys] kondu bu ülkenin damına…

Sarstı ülkeyi.

Ülkenin kültürünü.

Ülkenin gençliğini.

Ülkenin bağımsızlığını, bütünlüğünü, milli birliğini, her şeyini…

Sonra peş/peşe geldi artçı sarsıntılar.

Önce Özal, sonra Çiller, sonra Hoca Efendiler ve nihayet Tayip Erdoğan oturdu piramidin tepesine…

Bitmiş olan terör sarsıntısı yeniden harekete geçti.

Azalmaya yüz tutmuş olan cari açık yeniden şaha kalktı.

Yurtta sulh cihanda sulh ilkesi şirazesinden fırladı, tepe taklak oldu ve yurtta savaş, cihanda savaş pratiğine dönüştü.

Ülke her gün başka bir depremle sallandı.

Önce hukuk, adalet, adliye ve yargı bağımsızlığı kalktı ortadan.

Ülke yıkılmadı.

Birçok cephede birden savaş vermek durumunda kalan Türk Silahlı Kuvvetleri kuşatıldı dört bir yandan.

Ülke çökmedi.

Hapisler doldu taştı.

Yandaşlar sardı ülkenin dört bir yanını, TV kanallarını, medya mekanlarını işgal etti kiralık kalemler.

Emir komuta zinciri sivilleştirildi ve demokrasi esasına göre yapılandırılmış her bir kurum tek bir iradeye, tek bir otoriteye bağlandı, düğümlendi.

Ülke yıkılmadı!..

Ve sonra deprem Van’dan sarstı ülkeyi…

Şehitlerin acısı beton yığınlarının altında kalan biçare insanların acısına karıştı.

Ama çözülmedi halk…

Yıkılmadı.

Tam tersine…

Tam tersine kolkola girdi Türk halkı… Omuz omuza saf tuttu!

Kürk, Çerkez, Laz, Pomak olarak bölünmesine çalışılan yoksul halk sınıfları bu büyük sarsıntıların ardından sarmaş dolaş oldular.

Demek ki, bölünüp parçalanmasına çeyrek kalmış olan bu halkı tekrar birleştirip tekrar tek millet yapmak için ortak bir tehlike gerekiyor, ortak bir düşman gerekiyor.

O zaman, [kıssadan hisse] yapılacak bir tek şey vardır:

- Bu halkın gerçek düşmanını ve bu düşmanın yardakçılarını teşhis edip, halka teşhir etmek!..

Çünkü Kurtuluş Savaşı'nda da bu halkı birbirine kenetleyerek ayakta tutan şey Yunan ordusunun İzmir’e çıkıp, Aydın’a doğru yürümesiydi.

Düşmanın dost kılığına bürünmüş soyut görüntüsü bu etkiyi sağlamıyor.

Düşman somut olmalı…

Etli canlı ve gerçek.

İşte [sanıyoruz] mesele budur…

Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com

farukhaksal@superonline.com

 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

www.kitlecizgisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.