Alt Katmanlarda “Biz Kime Hizmet Ediyormuşuz” Sorunsalı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ahmet Tuna Alp

   Organize bir biçimde, yaşama alanında bazen farklı düzeneklerle karşı karşıya kalır birey. Onu keşfeden düzenek, içselleştirmeyi kolaylaştırmak için önceden varolan reçeteyi uygulamaya başlar. Kendisi de aynı metotlar üzerinden dahil olmuştur sisteme. İlk olarak, uzlaşı, temel bir argümandır. “Vaktin gelmedi henüz”ün rayda süreç içerisinde yol alacak olması. Kazan kazan her fırsatta hatırlatılmaz. Bu kişiden kişiye değişir çünkü. Kişinin sistem dahili olmayan alanı içinde problem oluşturabilir. Onun için de ayrı krokiler belirlenir, beyne kodlanır. "Onlar farkında değiller."

   Bu arada varolan alan zaman içersinde basamak basamak genişler. Bir süre sonra "birey" olma durumunu kaybedersin. Üst üste gelir “hâl”i otomatik bir düzeyden götürmekle karşı karşıya kalırsın. "Radikal kararların her an arifesindesindir." Bunu hissettirdiğinde; düzenek seni daha da arada bırakır. Tam olarak neyi, niçin, ne zaman, nasıl yapacağını bilemezsin. Bu da ayrı bir basamaktır. Etrafın senin gibi düşünce yapısıyla sarmalandığı hâlde sen bu “hâl”i belirtemezsin. Aklından geçse de dile gelmez bir türlü. Oysa bir teşebbüs etsen durduramazsın.

   Eğer geçmişten gelen bir "sistem için beyin" önderliğinde ilerliyorsan daha net yol alırsın. Sona daha hızlı merhaba dersin! Alt katman olduğun için üst yapıyla ilgili en ufak bir somut bilgin olmaz. İşler sabitlendiğinde biraz berraklaşır. Sonra devreye "yola başladığın yerde varolanların farklılaşmasını gözlemlemek" girer. Hala sabitsindir. Sıkıcı bir durumdur sürekli ekildiğinin farkında olman.

   Birikimlerini birbirine yapıştırma yetin, hala iyi çalışıyorsa şansın vardır. İzleri takip edersin. Takibin, seni bir noktaya getirmesi de gerekmez kimi zaman. Üstte bulunan bir sistem neferi algına takılır. Sende vücut bulmayan bıçağın kemiğe dayanması ondan çoktan kemiği paramparça etmiştir. Diptedir. Dipte yer olmadığının rahatlığı içinde istediği gibi hareket etmektedir.

   O neferin boşluğu, gerginliği seni de etkisi altına almaya başlar. İstikametin; seni sen eden değerler bütünü bir an da alt üst olur. Vazgeçsen bir türlü, vazgeçmesen başka türlü. Sancılı süreç içten içe kemirip durur seni. Bir nefes tüm parametreleri harekete geçirir. Kendine engel olamayanların diyarına dönüşür istemdışı olgular. Nedenler sonuçların ellerinden tutmaya başlar. Kir suyla buluşur. Zaman arınmaya akar.

   Yansıtılanlara hafif hafif yansımaya başlarsın. Bu yansıma restleşmelere yol açar. Artık istesen de durduramazsın.

   Bütün bunları bir arada barındıracak ortak bir köke ihtiyacın vardır. Ortak bir bakış açısına. Tüm pencerelerden bakıldığında görülen gökyüzü gibi. Koparılmış halkalar bir bir inşa edilir o zaman. Madde üzerine kurgulanan yapı bir anlam da hiç umulmadık an da yerle bir olur. Geçmişte anılmaya hak kazanır yine de. Köke çıkarmayı unutmamalısın bütünseli. Nefes aldığın müddetçe tahterevallidesin. Bunun bilinciyle hareket edersen, bir noktadan alt katmanlarda olsan da yüzleşme kabiliyetin var demektir. Yok, eğer bireysel yapın ağlarla örülüyse, Allah şifa versin demek kâfi.

 

atuna.alp@politikadergisi.com

 

 

 [Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 12’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 12’yi indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.