Akil Akademisyenler...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

30 yıldır varlığını sürdürmüş terör sorununun çözümü yönünde geliştirilen yeni yöntem, toplumumuzda epeyce zamandır gözlemlenmekte ve herkesin kendi politik tavrına göre de, bu yeni zihniyet dünyası sorgulanmakta. Tabii ki, terör gibi bir beladan ülkemizin arındırılması fevkalade bir gelişme olur ve bu durum da, ülkemizin sahip olduğu dinamizmi, daha da yukarı çeker. Terör, her şeyden önce varlığını sürdürdüğü ülkede/topraklarda, o ülkenin huzurunu ve geleceğini baltalamaktadır. Terörizmden ötürü ülkemiz, hem iç politik düzeninde, hem de uluslararası düzeninde, arzu ettiği istikrar çıtasını da bir türlü yakalayamamıştır. Özellikle, dış politika ikiyüzlülüğünün en pespayece örneklerini sergileyen ülkemizin güya dost ve müttefik paydaşları, terörün topraklarımızda uzun süreden beridir canlılığını ve etkinliğini sürdürmesinde, en önemli faktör olarak göze batmaktadır.

30 yıllık yıkıcı terör süreci ve sorununun sonucunda, artık ülkemizde çok daha farklı bir hava “estirilmektedir”... Siyasî erk, terör sürecinin ve olgusunun bitirilmesi ve ülkemizin tüm sathına huzur ve sulh gelmesi adına, kendince bir yükümlülüğün altına girmiştir. Adına ne denirse densin; “Pazarlık”, “Müzakere”, “Anlaşma”, şuan içinden geçtiğimiz dönem, çok daha farklı paradigmaları barındırmakta. 21 Mart Bahar Bayramının ardından, Türkiye’de terör sorununun varlığı aşamasında, çok daha farklı bir merhaleye gelinmiş durumdadır. Bahar Bayramında, PKK terör örgütü elebaşısının yolladığı ve alandan okunan mektubu ile bir eylemsizlik ve silahsızlanma sürecinden bahis açabilmek ve terörün sonlandırılması adına da iyimser bir havadan dem vurabilmek olanaklıdır... Toplumumuzun önde gelen kalem erbapları(?) ve geniş kitleler üzerinde tesiri olabilecek kişiler, yaşanan bu son gelişmeler üzerinden yeni dönem tahlilleri yapmakta ve ülkemizin geleceğinin bundan böyle “çok daha iyiye” gideceğini pompalamakta...

 

Bahar Bayramı sonrasında ülkemizde oluşturulan bu yeni dönem ve terör sürecinin sonlandırılması adımında siyasal erkin birtakım riskleri alarak geçmişte yapılamamış hamleleri atması ve terör örgütünü belirli bir noktaya getirmiş olması: PKK terör örgütü milatanlarının sınırlarımız dışına çekilmesi ve silahsızlanma sürecine geçiş... AK Parti açısından önemli bir gelişme addedilebilir.

 

* * * * *

 

Tabii ki, bu noktalara gelinmiş olunması, sorunun ele alınmasında ve devamı aşamalarında yeterli olmuyor. Bundan sonraki aşamada, toplumumuzun yaşanan bazı radikal sayılabilecek adımlar meyanında ikna veya razı edilmesi süreci gelecektir ki, bu son “Akil Adamlar” oluşumu da, sanırım bunun için tesis edilmiş olsa gerek. Gerçekleştirilen terör sorunun çözümü politikasının veya “Barış” girişiminin, psikolojik safhası da bu şekilde tamamlanmış olacaktır, bu netameli işe girenler tarafından...

 

Bir grup akademisyen; kimilerince “Kürt Sorunu”, kimilerince “Terör Sorunu”, yine kimilerine göre de “Kürt Realitesi” adı verilen vakîanın son gelinen durumuna yönelik bir imza kampanyası başlatmışlar. Ocak ayından bu yana süren barış görüşmelerine destek verdiklerini ve bu süreç sonunda kalıcı ve adil bir barışın tesis edilmesine yönelik her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını kamuoyuna duyuran akademisyenler, bir bildiri de yayımlamışlar...

 

[“Amacımız dünyadaki farklı tecrübelerin, Sudan, Meksika, Guatemala, Güney Afrika, İrlanda gibi yerlerde yaşanan barış müzakereleri süreçlerinin, bize ne gösterdiğine bakıp, neler eksik kaldığında süreçler başarıya ulaşmamış, neler devreye girdiğinde ise daha başarılı olunmuş bilgisini edinmek.”

 

“Sonrasında Türkiye ile karşılaştırmalı çalışmalar yaparak daha kalıcı ve gerçekçi bir barış süreci yaşanabilmesine ve barışın toplumsallaşabilmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz.”

 

“Dünyada benzer örnekler kalıcı ve sürdürülebilir bir barışın her şeyden önce toplumsal aktörlerin katılımı, çoğulcu ve demokratik bir anayasanın yapılması, anadilinde eğitim hakkının sağlanması, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve egemenliğin farklı toplumsal kesimlerle eşit şekilde paylaşılması ile mümkün olduğunu gösteriyor.”

 

“Ayrıca savaş sırasında işlenmiş suçların ortaya çıkması, tazmin ve telafisi gerekiyor. Zorla göç ettirilmişlerin, yakınları öldürülmüş ve kaybedilmişlerin, tacize ve tecavüze uğramışların, yaşam alanları ve ekolojileri tahrip edilmişlerin ve yoksullaştırılmışların sürece dahil edilmesi şart.”

 

“Nihayetinde onlara danışmadan, onların talepleri karşılanmadan savaşın yaraları sarılamayacaktır. Barışın inşa edilmesi ancak hakikatlerin ortaya çıkarılması ve bunların bir daha gerçekleşmemesini sağlayacak yasaların ve mekanizmaların hayata geçirilmesiyle mümkün olacaktır.”

 

“Sürecin en geniş toplumsal kesimleri kapsamasını ve tüm etnik kimlikleri, inanç gruplarını, sınıfları ve cinsiyet kimliklerini içine alacak şekilde ilerlemesini kolaylaştırıcı bilgi ve becerileri paylaşmaya adayız.”

 

“Bu bağlamda yaptığımız incelemede öncelikle akil insanlar komisyonu benzeri bir yapının oluşturulmasının uygun bir yöntem olduğu kanısını paylaşıyoruz. Ancak bunun yasaya bağlanması ve meclis güvencesinde olması gerektiğini düşünüyoruz.”

 

“Komisyonun barış ve yeniden inşa sürecini aktif bir şekilde düzenlemesi ve gözlemlemesini destekliyor, komisyonda Türkiye’nin çoğul yapısının ve mağdur kesimlerinin temsil edilmesini önemsiyoruz.”

 

“Yine dünya örneklerinden yola çıkarak ve Birleşmiş Milletler kararları doğrultusunda barış sürecinin her aşamasında kurulacak komisyonların yüzde elli kadınlardan oluşması gerektiğini beyan ediyoruz.”

 

“Önümüzdeki süreç Türkiye’nin yüz yıldır en can almış sorunlarının tartışılacağı bir dönemdir. Herkesi bu sürece aktif katılıma davet ediyoruz.”] (http://bianet.org)

 

* * * * *

 

Bence, bu bildiriyi yayınlayan akademisyenlere, “Akil Akademisyenler” denilebilir...

Akil adamlar heyetinden sonra...

Akil akademisyenler heyetimiz de olmuş olur.

Toplumumuz, akil adamlar ve akil akademisyenler vasıtasıyla, psikolojik olarak, yaşanan “barış sürecine” adapte edilmeye çalışılacak gibi...

Baksanıza, akademisyen payesine sahip kişilerin kurduğu cümleye:

“Ayrıca savaş sırasında işlenmiş suçların ortaya çıkması, tazmin ve telafisi gerekiyor. Zorla göç ettirilmişlerin, yakınları öldürülmüş ve kaybedilmişlerin, tacize ve tecavüze uğramışların, yaşam alanları ve ekolojileri tahrip edilmişlerin ve yoksullaştırılmışların sürece dahil edilmesi şart.”

 

Türk kimliğinin ve cumhuriyet değerlerinin tartışıldığı, insanların şaşıp şaşıp Osmanlı nostaljisine gark olup, farklı etnik kimliklerden hareketle Türk Milleti kavramının yapılacak yeni anayasada yer almaması gerektiğini ballandıra ballandıra anlattığı, 30 yıldır yaşananın terör sorunu iken, laf cambazları tarafından “Kürt Sorununa” taşındığı bir yeni Türkiye inşaı sürecinde, bu akil adamlar ve akil akademisyenler, toplumun psikolojik olarak rahatlatılmasında sanırım üzerlerine düşen rolleri iyi yapacaklardır(!) Gerçekten de bu akil insanlar grubu, gidecekleri yerlerde muhatap olacakları kitlelere ne anlatacaklar? Ey ahali artık Türk olduğunuzu unutun, bakın siyasal iktidar gerçekten de alınması gereken yüksek bir riski alarak, ülkemize barışın gelmesi adına can-ı gönülden bir mesai harcamakta, sizler de bu son gelişmeye destek verin... Bakın, artık çok daha farklı bir sürece girmiş bulunmaktayız, Türk ve Kürt halkları olarak tarihe yeni bir sayfa açabiliriz, sizler şu inatçı “Türklük” ve “Türk Milleti” aidiyetinden vazgeçin; hem 21.yy’da etnik kökene dayalı bir anayasa yazım dili mi olur, filan feşmekan misali, topluma psikolojik bir rehabilitasyon uygulayacaklardır...

 

Pekâlâ, terör sorunun bitmesini istemeyecek kimse yoktur; yine sanırım hiçbir kimse aklını peynir ekmekle yememiştir, kan ve gözyaşından zevk alacak kadar... Vatandaşların çekinceleri, olan bitenin tam olarak ne olduğunu bilememeleridir... Basından kamuoyuna yansıyanlar çerçevesinde insanlar, yeni siyaset diline adapte olmaya çabalıyor ve aynı zamanda da endişelerini dile getirmeye çalışıyorlar... Bakalım, bu akil adamlar, toplumun endişelerini giderebilecekler mi?

 

Erhan SALMAN

erhan.salman@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.