Dünya

Mısır ve Suriye Nasıl Kurtulur?

Aslında bu soruyu tüm Ortadoğu hatta tüm az gelişmiş ülkeler olarak değiştirmekte yarar var. Şu an Mısır ve Suriye’de kan gövdeyi götürüyor. Her gün onlarca insan öldürülüyor. Peki, ne için? Olayları yansız ve derinden incelediğimizde bütün bu katliamların, işkencelerin, masum insanların katlinin tek bir sebebi var.

“Baştaki diktatörün koltuğunu sağlamlaştırmak”

Hayata dair hiçbir şey doğrudan yazıldığı gibi değildir. Yani işin içinde insan varsa her zaman iki kere iki dört etmez. Mısır’a bakınız. Mübareğin otoriter rejiminden bıkan halk Siyonist zihniyetli küresel çetenin desteği ile onu devirdi. Yerine, verilen beş oydan sadece birini alabilen Mursi geldi. Müslüman kardeşler örgütünün sözcüsü olan Mursi, Müslüman kardeşler hayranı Erdoğan tarafından demokrasi havarisi yapıldı.

Doğalgazda Norveç Yöntemi

Dünyamızdaki genel uygulamaya bakılırsa, doğal kaynaklar birçok gelişmekte olan ülkede bilinenin ve olması gerekenin aksine tek başına hiç bir fayda getirmemekte, ekonomik durgunluk veya kriz dönemlerinde de ekonomiyi daha kötü durumlara sokabilmektedir.

Petrol zengini ülkelerin büyük çoğunluğu, varlık yönetimi ve gelir değerlendirmesi konusunda adil davranmadıkları ve kamu yönetimi oluşturup, kamunun haklarını korumadıkları için sorunlar yaşamaktadırlar veya yaşayacaklardır. İran, Sovyetler Birliği, Suudi Arabistan, Libya, Irak ve benzeri petrol üreten ülkeler bu adaletsizliğin getirdiği huzursuzluğu ve yarattığı sancıları, bugüne değin üstlerini örtmeyi başarmalarına rağmen yaşamışlardır.

Ortadoğu Soytarıları ve Muammer Kaddafi…

Libya’nın unutulmayacak lideri Kaddafi’nin linç edilerek öldürülmesinden beri iki yıl kadar bir zaman geçti.

Ne oldu? Libya halkı daha mı özgür? Daha mı iyi bir hayat yaşıyor? Şaşırtıcı olmayan bir şekilde gerek bizim medyada, gerek dünya medyasında hiçbir haber yok. Kaddafi döneminde de herhangi bir haber çıkmazdı. Kendi halinde yaşar giderdi Libya halkı.

Birden bire orta doğudaki bazı Arap ülkelerine bahar geliverdi. Zalim diktatörlükler kâğıttan kuklalar gibi yıkılıverdi. Dünyanın jandarması ABD ve şürekâsı çullanıverdiler bağımsızlıktan ödün vermeyen bu arap liderinin üzerine.

Neymiş, o diktatörmüş.

Tiananmen ile Adeviye Arasında Fark Ne ki?

20 Mayıs'ta sıkıyönetim ilan edildi ve 3 Haziran'ı 4 Haziran'a bağlayan gece tanklar ve piyade birlikleri gösterileri bastırıp protestocuları dağıtmak üzere Tiananmen Meydanı'na gönderildi. 1989'da he Çin Ordusu'nun hem de Pekin polisinin yeterli toplumsal olaylara müdahale donanımı vardı. (Batılı ülkelerde bu gibi bu durumlarda kullanılan plastik mermi gibi) ancak kullanılan bütün mermiler gerçekti…

Meydan üzerindeki saldırı, farklı yönlerden yaklaşan zırhlı kariyerlerle ve süngü takmış birliklerle 3 Haziran günü saat 22:30'da başladı. Bu kariyerler ileriye ve yanlara doğru ateş açarak ve bu sırada muhtemelen kendi askerlerini de vurarak yol boyunca ilerlediler. BBC muhabiri Kate Adie meydanda “rastgele ateş” açıldığından söz etti.

Siyasal Ilımlı İslamcılığın Çöküşü

İslam dünyası kan gölü.
Radikal İslam dediler, Siyasal İslam dediler, Ilımlı İslam dediler. Olmuyor.
İslami prensipler üzerine toplumu yeniden yapılandırmaya yönelik kanlı girişimlere uzanan militan ılımlı siyasal İslamcılığın, demokrasiyi önce araç sonra adım adım çağdışı karanlık ilkel yaşama dönüştürme projesi iflas etmiştir.
İslamcı bir dil, taban, liderlik ve içerik yoksunluğunu İslamcılığın can çekişme nedeni olarak görenler artıyor.
Her İslam düşünürün görüş, tespit ve yorumlarını Gerçek İslam diye algılayarak bölündüler.
Hiç bir konuda bir ve beraber değiller. Bir oldukları tek konu; tek gerçek kendilerinin olduğudur. Tek bilginin, tek doğrunun kendilerinde olduklarına inanmalarıdır.
 

Acı Ve Kan Dolu Bir Coğrafyanın Hezeyanları

Yazar: 
Koray Kamacı
Yazının Yazıldığı Tarih: 
11.08.2013

Ülkem-bölgem, milletim ve ümmetim için, acının eksik olmadığı bayramlar yaşadık yaşıyoruz. Son yılların hemen her bayramında, aslında ciddi toplumsal sıkıntıları çoğumuzun gözleri görmese de, aynı coğrafya da yaşayan insanlar olarak birlikte yaşıyoruz.


Mensubiyet bilinci olan her Türk görüyor ki, hemen hemen dünyanın birçok yerinde Türk milleti olarak beraber haksızlıklara zulümlere maruz kalıyor, öte yandan aynı dinin mensupları olarak acıyı, gözyaşını, iç kargaşaları, kırsal, kentsel ve mezhepsel savaşları, yine son yıllarda hep beraber görüyor, yaşıyor ve acısını çekiyoruz. Ama tabi ki, bunu da mevzu bahis olunan yerlerdeki sıkıntıları herkes görmüyor. Duyarlı ve varlık, özlük, benlik, aitlik gelişimini tamamlamış insanlar görüp, hissedip üzülüyor. Çünkü içimizdeki, ‘’bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ diyenler, bir eli yağda bir eli balda olan, dünyayı umursamayan (af buyurun) sözüm ona ruhsuz ibneler, her daim (Yezidden) yana olan, insan siluetindeki iblisler ve dünya yansa bir bağ otum yanmaz zihniyetindeki yavşaklar, görmez-duymaz, hissedip incinmezler. İşte bunlar içimi acıtan esas üzücü durumlardır.

Haçlı Seferleri- MISIR

Yazar: 
Cihan Ünal
Yazının Yazıldığı Tarih: 
10.08.2013

Tahmini 5 Milyar yaşında olan Dünyamız üzerinde tarih bir çok savaşa ev sahipliği yapmıştır. Ancak bunların en büyükleri herzaman din unsurlu savaşlar olmuştur.Irkların farklılığı dinlerin birliği ile sentezlenip büyük ordular eşliğinde Dünyalar savaşmıştır.

Din unsurlu savaşlara en büyük örnek HACLI SEFERLERİ  olmuştur.Haclı seferlerinin en büyük nedeni;

  • Hıristiyanların kutsal yerleri özellikle Kudüs'u müslümanlardan geri almak istemesi
  • Katolik kilisesinin ortadoks dünyasını egemenliği altına almak istemesi
  • Din adamlarının koyu fanatizmi
  • İslam dünyasının zenginliğinden yararlanılmak istenmesidir.  

“Remiss Yöntemi”

İktidarlar halklarını mutlu edeceklerini “düşündükleri” politikalar üretip uygulamak için mi yoksa ideolojilerinin şekillendirdiği politikalarla oluşturacakları hükümet etme yöntemiyle halkın tüm kesimlerinin yönetimde yer alabilmesini sağlamak için mi iş başına getirilir?

Bu sorunun gayet kolay olan cevabını verebilen kesimlerin bazısı samimi, bazısı konjonktürel olarak AKP iktidarını “Demokrasi sandık demek değildir” söylemi üzerinden eleştiriyor. Sandıkta çoğunluğun gücünü arkasına alan grubun 4 yıl boyunca toplumun farklı kesimlerinin duyarlılıklarını göz ardı ederek politika üretmemeleri gerektiğini de bu söyleme ekliyor. Peki ülkenin bürokratik elitlerinin hem sosyolog, hem pedagog, hem mühendis, hem mimar, hem dizi eleştirmeni olmalarını engelleyecek; halkın sivil toplum temelinde örgütlenerek hükümet politikalarına etki edebileceği bir siyasal düzen uygulamada kendini nasıl gösterebiliyor?

Avrupa’da Bir Hayalet Kol Geziyor

   “Avrupa'da bir hayalet kol geziyor: “Komünizm Hortlağı”. Avrupa'nın bütün güçleri, Papa ile Çar, Metternich ile Guizot, Fransız köktencileri ile Alman Polisleri, bu hortlağı kovmak için kutsal bir sürek avında bir araya gelmiş bulunuyor.

İçeriği paylaş