Dış Siyasa

Türkiye’deki Kripto Pakraduniler

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
14.11.2014

    Pakradunileri bilmeden, öğrenmeden, tanımadan modern Türkiye’yi anlamak mümkün değildir. Sadece Pakradunileri değil, diğer Kriptoları da bilmeliyiz. Düşmanlık yapmak için değil, bilmek öğrenmek için… Üç kimlikli, sır içinde sır, gizli mi gizli, görünmez bir grup! Onların yanında Sabataycılar apaçık bir cemaattir.

     Evet, Türkiye’de yaşanan birçok olayda onların olduğunu biliyoruz. Bu memlekette, daha önceki yazdığım birçok yazıda ikili oynayan Kripto teşkilatlardan bahsetmiştim. Lakin Pakraduniler ise üçlü oynuyor. Dıştan Müslüman görünüyorlar… Bir alttaki ikinci kimlikleri Kripto Ermenilik… En alttaki kimlikleri ise Yahudilik!

     Pakradunilerin 2500 yıllık tarihi ve macerası hakkında yabancı dillerde yazılmış birkaç araştırma kitabı var. Doğu Anadolu’da bir zamanlar bağımsız devletler bile kurmuşlardır. Sonra ise izleri silinmiş… Dıştan Ermeni görünürken bir kısmı Kürt ve Müslüman kimliğine bürünmüştür. Kürtlükleri ve Müslümanlıkları ne kadar samimidir? İşte orası muamma…

Yurttaşlık Yasası Vatandaşlığı Zorlaştırıyor

KKTC Meclisi'nin Hukuk, Siyasi İşler ve Dışilişkiler Komitesi tarafından oybirliği ile kabul edilen Yabancılar ve Muhaceret (Değişklik Yasa Tasarısı) ile İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni "Yurttaşlık Yasa Tasarısı" veya da halk arasında bilinen ismi ile "Vatandaşlık Yasası" hala daha tatmin edici bir düzeye gelmediği gibi, KKTC'ye faydalı olabilecek bir içeriğe sahip değil.

 

Her ikisi de biraz şövenist, biraz tutucu, biraz art niyetli ve biraz da insan haklarını kısıtlayıcı içeriğe sahip.

 

Rumların Yanlış Stratejisi (4/4)

Rumların ve Yunanlıların sonuncusu olarak addedilebilecek son yılların en büyük stratejik hatası da, Kıbrıs Rum Yönetiminin bir kahraman edası ile ve de intikam almak amacıyla Türkiye-AB müzakereleri sürecinde 6 başlığı dondurması, Fransa'yı da başlık dondurması yönünde teşvik etmesi oldu.

Sonucu tam bir fiyaskoydu bu stratejinin.

Süreç Türkiye'nin aleyhine değil, Rumların aleyhine işledi…

Kıbrıslı Rumlar, Yunanlılarında desteği ile Türkiye-AB müzakereleri sürecinde 6 başlığı dondurmak düşünceleri, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak ve Türkiye'nin "Aman ne olursunuz başlıkları açın, ben de ne isterseniz yapmaya hazırım" diyeceği hesapları üzerine inşa edilmişti ve Türkiye'den, gerek Kıbrıs konusunda gerekse başka konularda büyük tavizler almayı hedefliyorlardı. Sonuçta çok fena yanıldıkları ortaya çıktı.   

Rumların Yanlış Stratejisi (3/4)

Bu 3 örnekte de görüldüğü gibi, Kıbrıslı Rum yöneticiler "Türkiye'yi yok sayarak" attıkları her adımdan sonra bir şeyler kaybettiler, kazanım elde edecekleri yerde. Hem de geri dönüşü olmayan kayıplar oldu bunlar.

 

Şimdi aynı hatayı Rum lider NikosAnastasiadis yapıyor. Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen, Türkiye'yi yok sayarak tek yanlı Münhasır Ekonomik Bölge ilan eden Anastasiadis, Türkiye'yi bu sulardan atmaya çalıştı, ABD, İngiltere ve AB'ye güvenerek. Herkesin kendi yanında duracağını sandı ama gene çok yanıldı.

Rumların Aklındaki Harita

Rum liderlerin 1974 yılından sonra Rum halkına verdikleri gerçekten uzak vaatlerin bir şehir efsanesine dönüşmesi, belli ki Anastasiadis'in hem korkulu rüyası olmuş, hem de kendisine kabuslar yaşatmaya başlamış.

 

Son 40 yıldır, Rum politikacıların Rum halkına acımasızca enjekte ettiği "Tüm Rum göçmenler yerlerine dönecek, Türk askeri geri gidecek, Türkiye'den gelip adaya yerleşenlerin tümü geri gönderilecek" vaatlerini nasıl değiştireceğinin ve Rum halkına doğruları söyleyeceğinin yolunu ve yöntemini bulamayan Anastasiadis, çareyi hayali bir düşman yaratıp masadan kalkmakta buldu.

İşler İstendiği Gibi Gitmiyor

Anastasiadis 7 Ekim günü, Rum Ulusal Konseyi ile toplantı yaptıktan sonra Türkiye'nin ilan etmiş olduğu Navteks'i bahane ederek, softa şaşırtması yapmaya yeltenip bir kahraman edası ile müzakere masasından kalktığını ilan etmişti. Bütün beklentisi de 27 devletiyle AB'nin, ABD'nin ve İngiltere'nin arkasında olacağı ve Türkiye'yi köşeye sıkıştıracağı idi.

 

Güvendiği dağlara kar yağdı.

Hiç kimse arkasında durmadı ve Avrupa Birliği de kerhen bir destek verdi. Hepsi o kadar.

KKTC Üniversitelerinin Fikir Babası

Tam beş yıl oldu… Onsuz geçen koskoca bir beş yıl.

Bundan 5 sene evvel babam Profesör Dr. İ. Hakkı Atun’u kaybetmiştim.

Sonra da onu layık olduğu şekilde, hak ettiği bir törenle toprağa vermiştik.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yaşayan pek çok seveni ile Mağusa’daki Lala Mustafa Paşa Camisinde cenaze namazını kılmış ve onu son yolculuğuna uğurlamıştık.

 

Biliyorum, herkesin babası kıymetli, benimki gibi. Onu unutmak mümkün değil.

Allah Rahmet eylesin, yattığı yer nur, mekânı Cennet olsun.

      

Rumların Yanlış Stratejisi (2/4)

Makarios, bu yanlış politik kararın ve stratejik hatanın bedelinin çok ağır olduğunu anlamıştı ama uzaklardan adayı karıştırmaya ve Türkiye'yi yok saymaya devam eden Yunanistan'daki yönetimin başında olan kişiler, namı diğerle askeri cunta ve sivil danışmanları hala daha anlamamışlardı. 

Tarihten de ders almamış olan bu kişiler, aradan 4 yıl geçtikten sonra yeni ve büyük bir hata daha yaptılar, Türkiye'yi yok sayarak.  Bunun da bedeli hem Yunanistan, hem de Kıbrıs Rum Yönetimi için çok ağır oldu. 

General Grivas, Yunanistan'dan gönderilen Tümen'e çok güveniyordu. O yüzden adayı Türklerden bu tümenin yardımı ile nasıl temizleyeceğinin planlarını en ince ayrıntısına kadar yapmıştı.  Nede olsa Türklerden bir kuyruk acısı vardı Grivas'ın. 9 Eylül 1922 tarihinde arkasına bakamadan İzmir'den ayrılan Yunan ordusunun içindeki birasteğmenolan Grivasyenilgiyi hiç hazmedememişti. Şimdi Kıbrıslı Türklerden "Küçük Asya Felaketi"nin intikamını almanın zamanı gelmişti. Zaten kendini, güçlü, dokunulmaz ve yenilmez bir komutan olarak görmüştü hep...

Rumların Yanlış Stratejisi (1/4)

 
Yakın tarihe baktığım vakit Kıbrıslı Rum yöneticilerin veya da politikacıların, bazı çok kritik dönemlerde basiretlerinin bağlandığını ve yapılmaması gereken çok vahim hatalar yaptıklarını gözlemliyorum.  Yaptıkları "Vahim hata" ise hep aynı; "Türkiye'yi yok saymak."
 
Nedense politik havanın kızıştığı çok kritik dönemlerde Türkiye'yi yok sayarak bir takım kararlar alıyorlar ve gelecekte ne olabileceğini iyice araştırmaya gerek duymadan da bu buram buram kahramanlık tüten (!)  kararları doğrultusunda korkusuzca adımlar atıyorlar. Kendilerine olan güvenleri de tavan yapıyor…
 

Rumların Alacakları Önlemler

Anastasiadis'in masadan kalkmak için üfürükten bir bahane yaratması ve Türk tarafını suçlaması sonrasında baryalarının (yakın dostlarının) ve Rum siyasi parti liderlerinin Türkleri cezalandırmak için önerdikleri önlemleri okuyorum ciddi ciddi.

Gülsem mi ağlasam mı, daha karar veremedim.

İşin doğrusu hangisine karar vereceğimi bir türlü saptayamadım.

Aslında tam bir komedi, yaptıkları bizleri cezalandırma önerileri. Her biri ayrı bir fıkra olabilecek düzeyde.

İçeriği paylaş