Nisan 2014

KKTC-TC Gümrük Birliği Antlaşması (2)

Türkiye'den adamıza su getirilmesinin gerçekleştirilmesi, bölgesel enterkonnekte sisteme bağlanmak ve ucuz elektrik kullanımı amacı ile elektrik kablosu çekilmesi projesi ile birlikte Türkiye ile KKTC arasında "Serbest Bölge Ticaret Antlaşması" yapılmasının ya da "KKTC-TC Gümrük Birliği Antlaşması"nın hayata geçirilmesinin zamanı gelmiştir.

 

Bilindiği gibi, 8 Ağustos 2003 tarihinde, Türkiye-KKTC Ortaklık Konseyi'nin Girne'de yapılan toplantısında iki ülke arasında Gümrük Birliği oluşturulmasına yönelik teknik konular üzerinde anlaşma sağlandı ve "Gümrük Birliği Çerçeve Anlaşması" imzalandı.

Siyasette Çarşı Pazar Dönemi:Karşı, Kendine Karşı!

Yazar: 
Alp Giray

İki ay önce, Karşı gastesini bakkalda, rafta gördüğüm ve ilk ve son kez aldığım gün yazılacaktı bu yazı. Gecikti, isabet olmuş. Dün itibari ile gaste kendini tasfiye etme kararı aldı. Varacağı yerin bu olduğu belliydi diyeceğim; ama biraz üstten bulunabilir, demiyorum. Varacağı yerin bu olduğuna şaşırmadık, demekle yetiniyorum.

Zor günler, zor zamanlar yaşıyoruz, kabul; bir şeyler yapmak da elzem, evet; iyi niyetle buna çaba sarf edenler de var, eyvallah; ama bu tip çöküş dönemlerinde panikle sağa sola saldırmaktansa, sükûnetle, sabırla, tuğla tuğla yükselmeye çalışmak daha mantıklı geliyor bana. Kızanlar olabilir; ancak Gezi kalkışmasının bir başarısız bir isyan girişimi olarak kalması da tesadüf değil. Hâlihazırda zaten mobilize kitlelerin, eylemlerini bir üst seviyeye taşımalarını iktidarın yıkılacağına yoran eski romantik örgütçü zihniyetin bu kaçıncı fiyaskosudur?

Mutluymuşuz Allah'a Şükür!..

Gelecek kuşaklar bize teşekkür edecekler. Zira onlara incelemek adına ders niteliğinde bir dönem bırakıyoruz. Yapılan resmi bir hane halkı araştırması sonuçlarına göre Türkiye Cumhuriyetinde yaşayanların %80 e yakını mutlu imiş. “Yok canım” dediğinizi duyar gibiyim. Ancak bu resmi bir araştırma.

Gerçi mutluluk görece bir kavram. Hayata nasıl baktığınızla ilgili. Sabahtan akşama kadar deniz kenarında balık tutmaya çalışan birinin oltasına akşam vakti bir balık takılsa o adamın mutluluğuna diyecek kalmaz. Bireysel anlamda odaklandığımız konulardan birindeki olumlu bir gelişme bizi mutlu edebilir. Ancak toplumun ortak konuları ön plana çıkarılıp bu konularda mutlu olup olmadığı araştırıldığında işler değişir.

Osmanlı'da Jön Türk Faaliyetleri

Yazar: 
Halit DURUCAN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
10.04.2014

Tarihimizde Jön Türklerin yeri ve önemi oldukça önemlidir. Kimi tarihçilerimiz, Jön Türkleri Osmanlı’yı yıprattığı için eleştirmiş; kimi tarihçilerimiz aydın olduklarını ileri sürerek övgüye layık görmüştür. Jön Türk hareketinin karakteristik yapısına bakıldığında ılımlı olduğunu, rejimle ilgili herhangi bir sıkıntısının olmadığını görebiliriz. Jön Türkler, rejimin değişmesini değil, ‘İstibdad’ anlayışının kaldırılmasını savunmuştur. Ancak; ilerleyen dönemlerde İTC adı ile yönetimde söz ve karar sahibi olduğunda, ihtilalci yönlerinin ortaya çıktığına şahit olmaktayız.

Sloganları; ‘yaşasın vatan, yaşasın millet, yaşasın hürriyet’ olan Jön Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde ortaya çıkan milliyetçi, laik ve meşrutiyetçi bir akımın temsilcileridir. Önceleri yönetime muhalif olan bu akımın temsilcileri daha sonra Osmanlı’da iktidarı ihtilal yoluyla ele geçirmiştir.

Kıbrıs'ta Doğal Gaz Planları Değişiyor

Kıbrıs Rum Yönetiminin ekonomik bataktan kurtuluş için bel bağladığı doğalgaz, adeta bir şehir efsanesine dönüştü. Var ama yok.

Şehir efsanelerinde, olayı duyan ve işiten tüm kişiler konunun doğruluğuna inanır ama gerçekte böyle bir olay yoktur ve kulaktan kulağa yayılanlar da doğru değildir.

Rum lider Anastasiadis'in masadan kaçma nedeni de bu şehir efsanesi haline gelmiş doğalgazdır. Afrodit parselinde yüzelli yıl kendilerine yetecek ve üstelik dış satımını da yapabilecek denli bol rezervin olduğuna inanan veya da inandırılan Anastasiadis, doğalgaz çıkarılıp satılana dek masaya oturmamaya karar vermişti.

Almadan Vermek

Mağusa'mın Surlariçi’nde yer alan Ayios Yeorgios İkserinos Kilisesi’nde ya da Türkçe tanımlaması ile Aziz Yorgos İkserinos kilisesinde geçen gün yapılan ayin beni çocukluğuma götürdü.

 

Kilise gerçekte Katolik kilisesi ve Ortaçağda, adanın Türkler tarafından fethine kadar  Mağusa suriçinin kuzey batısında yaşamlarını sürdüren Nasturilere ait bir Nestoryan kilisesi. Söz konusu bölgede Nasturiler ve Ermeniler birlikte fakat ayrı ayrı mahallelerde yaşamaktaydılar.

 

Mağusa'nın güney doğu bölgesinde Ortodoks Rumlar, merkezde Lüzinyanlar, ardından Venedikliler, Güney batı bölgesinde ise Yahudiler yaşamaktaydı. Mağusa o dönemde dünyanın ticaret merkeziydi.

Eşitliğe İnanmak

Referans İçerik: 
Almadan Vermek

Çağdaş düşünce ve fikirlerle uyum sağlayabilmek için her  insanın eşit olduğu fikrine inanmak gerekiyor. Bunun başlangıcı da öncelikle, KKTC vatandaşı olan herkesin de eşit olduğu, eşit haklara sahip olduğuna inanmaktan geçiyor.

 

Bir evvelki yazımda bahsettiğim "Almadan vermek" mantığının kökeninde de bu anlayış yatıyor. Politikada mütekabiliyet uygulaması var, buna "Karşılıklı eşit davranış" da denilebilir.

Güney Kıbrıs'a geçmek için bazılarının iddia ettiği gibi AB vatandaşı olmak koşul değil, aynen Türk vatandaşlarının Yunan adalarına vizesiz 48 saatlik ziyaretler yaptığı gibi.

Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Seçim Sistemleri Üzerine

17 Aralık “Yolsuzluk ve Rüşvet” operasyonu ile yıpratılan AKP, beklenilenin aksine 30 Mart 2014 Yerel seçimlerinden oldukça başarılı çıktığı genel kabul gören bir değerlendirmedir. Yerel seçimlerden sonra sıra şimdi bu senenin Ağustos ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimine gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimi eğer birinci turda % 51 oy alan aday olmazsa ikinci turun da yapılması muhtemel olan bir seçim olacaktır.

Ülkemizde bu sene Cumhurbaşkanı, ilk defa doğrudan halk tarafından seçilecektir. İktidar partisi AKP,  henüz resmi olmasa da, cumhurbaşkanlığına aday olarak parti başkanı ve Başbakan R. T. Erdoğan’ı aday olarak göstereceğini kamuoyuna çok önceden duyurmuştur. Muhalefet partileri ise henüz aday tespiti ile meşguller.

Eroğlu'nun Ban'la Görüşmesi

KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu'nun, New York'ta 22 Nisan günü BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile yaptığı görüşme, belli ki Rumları bayağı tedirgin etmiş.

 

Rum siyasilerin ve siyasi parti yetkililerinin son üç gündür yaptıkları açıklamaların tümü bu doğrultuda.  

 

Nedense Rumlar hep kendilerini haklı görüyorlar ve başta BM Genel Sekreteri olmak üzere tüm ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği yetkilileri ile görüşmek haklarının sadece kendilerinde olduğunu farz ediyorlar. Türkiye'den eşit muamele talep ederken bizleri eşit olarak görmeyi hiç düşünmüyorlar.  Ama elbet birgün bu eşitlik sağlanacak. Doğanın kuralı bu.

Politika Dergisi - Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği - Ka.Der Ankara - (Ebru CERİT ve Hatice KAPUSUZ) Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Melisa TEKELİ
Yardımcı Ekip: 
Begün YAŞIL

 

Melisa TEKELİ: Öncelikle Politika Dergisi adına görüşme talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize biraz derneği anlatır mısınız? Ka.Der ne zaman kuruldu, ne gibi faaliyetler ve çalışmalar içinde?

Ebru CERİT: 1997 yılında, İstanbul'da Ka.Der Genel Merkezi kuruldu. 1998'de de Ka.Der Ankara kuruldu. Özellikle kadınların karar mekanizmalarındaki temsilinin artması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması üzerine lobi, savunuculuk, kampanya, atölye çalışmaları yapıyoruz. Ka.Der Ankara özellikle yerel yönetimler konusuna çok daha fazla ağırlık veriyor. Kadınların gündelik hayatı yerelde oluşuyor ve yerel yönetimlerin yaptığı ya da yapmadığı her şey kadınların hayatını ilgilendiriyor, alanını daraltıyor ya da yapılacak açılımlarla kadınların sokağa çıkması kolaylaşıyor. Bu nedenle yerel siyaset üzerinde çalışmalarımız daha yoğun. Ka.Der Ankara'nın şu anda 200 üstü üyesi var, erkek üyelerimiz de var. Her kesimden üyemiz var. Öğrenciler, ev kadınları, akademisyenler.. Ka.Der genel olarak da 2000 üzerinde üyeye sahip, zaten Türkiye genelinde 7 temsilciliği var.  Çok uzun süredir Ka.Der'in yürüttüğü siyaset okulları var. 2004'ten beri yapılıyor, Ankara'daki okulları biz düzenliyoruz. Siyasete girmek isteyen ya da partilerin kadın kollarında olan kadınlar da katılımcı olarak katılıyor. Ankara'da 1-2 yıl önce bir siyaset okulu düzenledik, 5 gün sürdü. Sonrasında sertifika verdik. Kadınları biraz siyasete ısındırmak amaçlı, pek çok farklı alanda yapılan ama temelinde toplumsal cinsiyetin oturduğu dersler oluyor. Aktivistler ve akademisyenler de kolaylaştırıcı olarak yer alıyor. Bunun dışında kampanya çalışmaları var. Bıyık kampanyasını duymuşsunuzdur, o çok başarılı bir kampanyaydı. (Bıyık kampanyası hakkında ayrıntılı bilgi için: http://www.ka-der.org.tr/tr-TR/Page/News/30/yerel-secim-kampanyalari.htm... ) Siyasi partilere baskı uygulama üzerinden pek çok çalışma yapılıyor, hemen her partiyle kadın sayısının arttırılması için iletişimdeyiz.