Ağustos 2012

Müzakereler Nereye Kadar?

Kıbrıs’ta müzakerelerin resmi olarak her ne kadar 1968 yılında başladığı söylense de gayri resmi başlama tarihi 1 Ocak 1964. O sabah Makarios ile rahmetli liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün, yüz yüze barikatların karşılıklı olarak kaldırılması konusunun görüşmesi ile başlamıştı gõrüşmeler.

Makarios,- herhalde yılbaşı kutlamalarında şarabı fazla kaçırmış olmalı ki- önce 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nı “iptal ettiğini” açıklamış sonra da rahmetli liderimiz ile görüşmeye oturmuştu.

Tanrıya Hediye Cinayetler ve Değişim

Yazar: 
MAHİR F. MANIŞ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
01.08.2012

En son ben olmayacağım topluma verebileceğim bir şeyim kalmadığın da , görev olarak armağan edeceğim bedenimi, tanrı adına işlenen cinayetlere.      

Huzur hali ile varacağım evrende ki, boşluğa ve kişiler kendilerini tanrıya yaklaştırdığını zannedecekler, haz duyup, boşluğa düşecekler.

Türkmenler de Varmış!

Ortadoğu’da yıllardır bölgesel güç, bölgesel lider rollerine aday olan ülkemiz bırakın bu rolünü yerine getirmeyi aksine kendi sınırlarını bile koruyamayan, Ortadoğu ülkesi komşuları ile sorunlarını çözemeyen, bu ülkelerde barınan ve onların desteğiyle 30 yıldır binlerce şehit vermemize neden olan ve milyarlarca dolar  zarara uğratan terör örgütünü bitiremeyen aciz bir ülke durumundadır. Maalesef bu acı gerçeği kabul etmek zorundayız.

Rumların Onayladığı Kıbrıs Planları

Aslında bu yazının başlığı “Rumlar Hangi Çözüm Planını Kabul Ettiler” olsaydı belki de daha doğru olacaktı.

İşin doğrusu Rumların bu güne değin Kıbrıs konusunda kabul ettikleri veya evet dedikleri herhangi bir çözüm planı yok.

Kıbrıslı Rumların, içinde Türkleri ortak olarak gösteren ve adayı paylaşmalarını şart koşan herhangi bir plana evet demek gibi niyetleri yok; hiçbir zaman da olmadı.

Sivas Katliamı ve Akit Gazetesi Üzerinden Faşizmi Gizleme Aracı Olarak Medya

Yazar: 
Onur AKSOY
Yazının Yazıldığı Tarih: 
02.06.2012

AKP iktidarı ile doruk noktasına çıkan faşizm ile gericliğin işbirliği son günlerde Alevilerin hedef olduğu Malatya olayları vesilesiyle tekrar gün yüzüne çıktı.

 

İtibarları İade Edilir mi?

SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ: GİRİŞ: 28.04.2010 günü emniyet birimlerine gelen bir mail ihbarında, Vika, Dilara ve Gül isimli sahıslar liderliğinde bir fuhuş çetesinin itirafından bayan getirerelerek fuhuş yaptırıldığı ve çete bağımlısı yapılarak kullanıldığı belirtilmiştir.

 

 

Cumhuriyetin İmamları Atatürk'ü Niçin Dualarda Anmıyor?

Yazar: 
Mehmet Zeki Kaya
Yazının Yazıldığı Tarih: 
03.08.2012

Avrupa Birliği, ABD'si, İngilizi, Fransızı görünürde övselerde Atatürkü hiç sevmezler. O Atatürk ki; 6 mart 1922 tarihinde TBMM’de yaptığı konuşmada; “Efendiler! Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanmıştır.

AKP Ne Dedi? Ne Yaptı?

Yazar: 
Onur AKSOY
Yazının Yazıldığı Tarih: 
05.08.2012

2002’de Bismillah, gömlekleri değiştirdik geliyoruz dediler, daha o gün Türkiye’de çok şeyin değişeceği sinyalini verdiler. Krizden yeni çıkmış bir ülkeyi en başta ekonomik vaatlerle kandırdılar. Kendilerinden önce uygulamaya sokulmuş, ABD’den ithal neoliberal ekonomik politikaları izlemeye devam ettiler ve bugüne dek sürdürdüler.

1912’de Yatıp, 2012’de Kalksaydım!

Öncelikle teknolojik gelişme herhalde beni şok ederdi.

Uçaklar, yeni model arabalar, hızlı trenler, yolda yürürken dünyanın öbür ucunda bile olsa birileri ile konuşma ve görsel iletişim sağlayan telefonlar, küresel bilgi veren medya ile bu medyayı takip eden cepte taşınabilir elektronik aygıtlar, benzeri gelişmiş teknoloji…

Ergonomik süreç yani "fiziksel çevrenin insana uyumlaştırılması süreci" veya bunun tersi “insanın fiziksel çevreye uyum süreci” ile sibernetik uyum (Canlılarda ve makinelerde kontrol, iletişim ve işleyiş uyumu) birkaç aylık bir süre alırdı ama biz buna bir yıl aldı diyelim.

Bu bir yılın içine kıyafete alışma, adına “fast food” denen yeni yemek çeşitlerine uyum ve konuştuğum Türkçeye aradan geçen zaman içinde giren yeni kelimeleri öğrenmekte girerdi.

Kırmızı Başlıklı Kız Masalı ve Siyaset

Bir zamanlar küçük bir kız varmış. Annesi ona üzerinde kırmızı başlığı olan bir pelerin almış. Kız bu pelerini çok severmiş, nere gitse hep onu giyermiş. Bu nedenle de herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız dermiş. Bir gün Kırmızı Başlıklı Kız, annesinin pişirdiği çörekleri sepete koyarak hasta olan büyükannesinin ziyareti için yola koyulmuş.

Yolda karşısına bir kurt çıkmış. Kurt kırmızı başlıklı kıza nereye gittiğini sormuş. Kız da saf saf her şeyi anlatmış.